Yirmi birinci yüzyılda, bireyin tek başına hareket etme ve çalışma davranışlarını
azaltması mutlu... more Yirmi birinci yüzyılda, bireyin tek başına hareket etme ve çalışma davranışlarını azaltması mutlu ve başarılı bir kariyer sürdürmesinde önemlidir. Bu çalışmanın amacı; bireylerin tek başına hareket etmesi ve çalışmasını ortaya koyan ve Barr, Dixon ve Gassenheimer (2005) tarafından geliştirilen Yalnız Kurt Ölçeği’nin Türk kültürü için geçerlik ve güvenirliğini incelemektir. Araştırma 360 üniversite öğrencisiyle gerçekleştirilmiştir. Çalışmaya 212 kadın, 148 erkek öğrenci katılmıştır. Ölçeğin geçerliğini değerlendirmek için yapı geçerliği, madde ayırt ediciliği ve uyum geçerliği incelenmiştir. Yapı geçerliği için yapılan analiz sonucunda ölçeğin tek faktörlü ve yedi maddeden oluşan orijinal yapısını doğruladığı görülmüştür. Madde ayırt ediciliğini incelemek için hesaplanan maddetoplam korelasyonlarının kabul edilebilir düzeyde olduğu görülmüştür. Uyum geçerliği kapsamında Kariyer Uyum Yetenekleri Ölçeği-Yeni Form toplam ve alt boyutları ile Yalnız Kurt Ölçeği toplam puanı arasında negatif ve anlamlı ilişkiler olduğu elde edilmiştir. Güvenirlik için hesaplanan Cronbach alfa iç tutarlık katsayısı ile test-tekrar test korelasyon değerinin kabul edilebilir düzeylerde olduğu görülmüştür. Ölçeğin kadın ve erkek gruplar üzerinde ölçüm değişmezliği incelenmiş ve tek faktörlü yapının her iki grupta da aynı olduğuna ulaşılmıştır. Elde edilen bulgular Yalnız Kurt Ölçeğinin geçerli ve güvenilir bir ölçme aracı olarak kullanılabileceğini göstermektedir.
MOJES: Malaysian Online Journal of Educational Science, 2022
The purpose of this research is to examine the predictive of career goal feedback and life goals ... more The purpose of this research is to examine the predictive of career goal feedback and life goals on career adaptabilities. The research using the relational screening model, which is one of the quantitative research methods, was carried out on university students. The participants of the research group consist of 277 (175 women, 102 men) university students studying at a public university in a province in the Southeastern Anatolia Region (Turkey) in the 2017-2018 academic year. Personal information form, Career Goal Feedback Scale, Career Adapt-abilities Scale, and Life Goals Scale-Short Form were used as data collection tools in the study. The data were analyzed using Pearson Moments Multiplication Correlation and path analysis techniques. Research findings showed that career goal feedbacks and internal life goals are important predictors of career adaptabilities. The findings are discussed within the framework of the literature and suggestions are presented.
Due to the globalization of the economy and rapid changes in technology, the need to focus on con... more Due to the globalization of the economy and rapid changes in technology, the need to focus on concepts that can have a significant impact on individuals' adaptation to uncertain and rapidly changing environments has emerged. To better understand the effect of personal resources on career, the study attempted to examine the relationship between hope, career adapt-abilities and career goal feedback within the framework of career construction model of adaptation. Participants of the study were 308 high school students (225 female, 83 male). Structural equation modeling was used within the scope of the study. The findings revealed that hope positively predicted career adapt-abilities. Hope and career adapt-abilities negatively predicted career goal feedback. In addition, career adapt-abilities mediated the relationship between hope and career goal feedbacks. The results of the research model supported the career construction model of adaptation. Findings showed that hope was the source of motivation for the individual to reach their goals, and career adapt-abilities offered strategies and progress to reach career goals by using the individual's motivation. The findings were discussed in the context of the relevant literature and suggestions were made for the literature.
The COVID-19 pandemic has effected many aspects of people's lives including health, economy, and ... more The COVID-19 pandemic has effected many aspects of people's lives including health, economy, and social life. Another area of life that is thought to be effected by the COVID-19 pandemic but has not yet been adequately studied is the career of individuals. This study aimed to investigate the mediating role of visions about the future (hope, optimism, pessimism) in the relationship between the fear of COVID-19 and career distress. The participants of the research consist of 331 individuals. Participants' ages range from 18-29 (21.43, SD = 1.86). The data collected within the scope of the purpose of the research were analyzed with the structural equation modeling method. According to the results obtained from the analysis, it was found that the fear of COVID-19 negatively effects visions about the future. However, visions about the future mediates the relationship between fear of COVID-19 and career distress. Visions about the future have been shown to have a fully mediating role in the relationship between fear of COVID-19 and career distress. The findings were discussed in light of the literature.
International Journal of Social Science Research, 2018
Bu calismanin amaci oz-yeterlik ve denetim odaginin birlikte akademik erteleme davranisini ne kad... more Bu calismanin amaci oz-yeterlik ve denetim odaginin birlikte akademik erteleme davranisini ne kadar yordayabildigini ortaya koymaktir. Bu arastirmanin calisma grubunu 2016-2017 egitim-ogretim yilinda Orta Karadeniz Bolgesinde yer alan bir ildeki 4 farkli devlet okulunda 6, 7 ve 8. sinifa devam eden, 167’si kiz ve 162’si erkek olmak uzere toplamda 329 ortaokul ogrencisi olusturmaktadir. Veriler; Muris (2001) tarafindan gelistirilen ve Telef (2011) tarafindan Turkce’ye uyarlanan Cocuklar Icin Oz-Yeterlik Olcegi, Nowicki ve Strickland (1973) tarafindan gelistirilen ve Ongen (2003) tarafindan uyarlanan Ic-Dis Denetim Odagi Olcegi, Cakici (2003) tarafindan gelistirilen Akademik Erteleme Olcegi ve arastirmaci tarafindan gelistirilen kisisel bilgi formu kullanilarak toplanmistir. Calismada nicel arastirma yontemlerinden iliskisel tarama modeli kullanilmistir. Analizler icin SPSS ve AMOS kullanilmistir. Elde edilen bulgulara gore akademik erteleme davranisi oz-yeterlik ile denetim odagi tar...
Bu calismada Ginevra, Sgaramella, Ferrari, Nota, Santilli ve Soresi (2017) tarafindan gelistirile... more Bu calismada Ginevra, Sgaramella, Ferrari, Nota, Santilli ve Soresi (2017) tarafindan gelistirilen Gelecek Vizyonlari Olceginin (GVO) Turkceye uyarlanmasi amaclanmistir. Arastirma 586 lise ogrencisi uzerinde yapilmistir. Dogrulayici Faktor Analizi sonucunda olcegin Turkce formunun orijinal olcekteki gibi uc boyutlu yapida oldugu ve bu yapinin kabul edilebilir uyum degerlerine sahip oldugu gorulmustur. Olcegin toplam puanina iliskin Cronbach Alpha ic tutarlik katsayisi .81 olarak hesaplanmistir. Yapilan korelasyon analizi sonucunda Ingilizce ve Turkce formlar arasinda yuksek duzeyde ve pozitif anlamli bir iliski, dort hafta arayla uygulanan test-tekrar test sonucundaki korelasyonun yuksek duzeyde ve anlamli oldugu gorulmustur. Olcegin madde-toplam korelasyonlarinin .39 ile .67 arasinda degistigi bulunmustur. GVO’nun Yasam Doyumu Olcegi ile pozitif ve orta duzeyde, Kariyer Uyum Yetenekleri Olcegi ile pozitif ve yuksek duzeyde iliskilere sahip oldugu gorulmustur. Arastirma sonucuna gor...
Background The COVID-19 outbreak has not only increased mortality but has also negatively affecte... more Background The COVID-19 outbreak has not only increased mortality but has also negatively affected mental health among populations across the world. Furthermore, individuals are experiencing uncertainty about their current and future situation because of the pandemic. Therefore, the present study investigated the mediating role of intolerance of uncertainty in the relationship between fear of COVID-19 and procrastination among a sample of Turkish university students. Methods Between October and November 2020, 450 university students (291 females and 159 males aged 17 to 24 years) from three state universities in Turkey completed an online survey. Correlation analysis and structural equation modeling methods were employed to examine a model for understanding the general procrastination during COVID-19 pandemic. Results The results of the correlation analysis indicated that the fear of COVID-19 was positively correlated with both intolerance of uncertainty (r = .26, p
ÖZET Bu çalışmada Hirschi, Freund ve Herrmann (2014) tarafından geliştirilen Kariyer Adanmışlık Ö... more ÖZET Bu çalışmada Hirschi, Freund ve Herrmann (2014) tarafından geliştirilen Kariyer Adanmışlık Ölçeğinin (KAÖ) Türkçeye uyarlanması amaçlanmıştır. Araştırma 699 üniversite öğrencisi üzerinde yapılmıştır. Doğrulayıcı Faktör Analizi sonucunda ölçeğin Türkçe formunun orijinal ölçekteki gibi tek boyutlu ve 9 maddeden oluştuğu görülmüştür. Ölçeğe ilişkin Cronbach Alpha iç tutarlık katsayısı .88 olarak hesaplanmıştır. Dört hafta arayla uygulanan test-tekrar test sonucunda hesaplanan korelasyonun orta düzeyde ve anlamlı (r = .67, p<.001) olduğu görülmüştür. Ölçeğin madde-toplam korelasyonlarının .49 ile .80 arasında değiştiği bulunmuştur. KAÖ'nün kariyer keşfi, kariyer planlaması ve kariyer kararı öz-yeterliği ile pozitif ve orta düzeyde ilişkilere sahip olduğu görülmüştür. Araştırma sonucuna göre KAÖ'nün üniversite öğrencilerinin kariyer adanmışlıklarını (proaktif kariyer davranışları) değerlendiren geçerli ve güvenilir bir ölçme aracı olarak kullanılabileceği söylenebilir. Anahtar Kelimeler: proaktif kariyer davranışları, kariyer davranışları, kariyer adanmışlığı.
ABSTRACT The purpose of the present study is to conduct validity and reliability studies of the Turkish form of the Career Engagement Scale (CAS), which was developed by Hirschi, Freund and Herrmann (2014). The study group consisted of 699 university students. As a result of Confirmatory Factor Analysis, it was seen that the Turkish form of the scale consisted of one-dimensional and 9 items as in the original scale form. The Cronbach Alpha internal consistency coefficient for the scale was calculated .88. It was found that the correlation between total scale scores as a result of test-retesting was moderate and meaningful (r = .67, p<.001). The item-total correlations of the scale were found to vary between .49 and .80. It was obtained CAS had positive and moderate relations with career exploration, career planning and career decision self-efficacy. CAS is a reliable and valid measurement tool to assess the career engagement (proactive career behaviors) of the university students.
International Journal of Mental Health and Addiction, 2020
This study aimed to investigate the mediating role of intolerance of uncertainty, depression, anx... more This study aimed to investigate the mediating role of intolerance of uncertainty, depression, anxiety, and stress in the relationship between the fear of COVID-19 and positivity. The participants consisted of 960 individuals, including 663 females (69.1%) and 297 males (30.9%). The age of the participants ranged between 18 and 76 (29.74 ± 9.64). As a result of the correlation analysis, a positive relationship was found between fear of COVID-19 and intolerance of uncertainty, depression, anxiety, and stress, and a negative relationship was determined between the fear of COVID-19 and positivity. The result of the analysis for the study model indicated that there was a mediating role of intolerance of uncertainty, depression, anxiety, and stress in the relationship between the fear of COVID-19 and positivity. Eliminating uncertainty from the fear of COVID-19 will contribute to reducing depression, anxiety and stress, and increasing positivity.
ÖZ Bu çalışmanın amacı Algılanan Gelecekteki İstihdam Edilebilirlik Ölçeği'nin (AGİEÖ) Türkçeye u... more ÖZ Bu çalışmanın amacı Algılanan Gelecekteki İstihdam Edilebilirlik Ölçeği'nin (AGİEÖ) Türkçeye uyarlanarak üniversite öğrencileri için geçerlik ve güvenirliğinin incelenmesidir. Araştırmanın çalışma grubunu Karadeniz Bölgesi'nde bulunan iki üniversitede öğrenim gören 461 öğrenci oluşturmaktadır. AGİEÖ'nün geçerlik çalışması kapsamında doğrulayıcı faktör analizi yapılmış, yakınsak ve ayırt edici geçerlik ve eş değer ölçek geçerliği incelenmiştir. Doğrulayıcı faktör analizi sonucunda orijinal yapıdaki gibi altı faktörlü yapının uyum indekslerinin kabul edilebilir değerlerde olduğu belirlenmiştir. Benzer şekilde, yapılan hesaplamalar sonucunda ölçeğin yakınsak ve ayırt edici geçerliği sağladığı görülmektedir. Eş değer ölçek geçerliği sonucunda da AGİEÖ'nün alt boyutları ile Kariyer Uyum Yetenekleri Ölçeği'nin alt boyut ve toplam puanları arasında pozitif yönde istatistiksel olarak anlamlı ilişkiler bulunmuştur. Diğer yandan AGİEÖ'nün eğitim kurumunun beklenen itibarı alt boyutu ile Kariyer Stresi Ölçeğinin toplam ve olumsuz duygular alt boyutu arasında negatif, düşük düzeyde anlamlı ilişkiler bulunmuştur. Ölçeğin toplam ve alt boyutlarına ilişkin Bileşik Güvenirlik ve Cronbach Alfa iç tutarlılık katsayılarının yeterli düzeyde olduğu bulunmuştur. Algılanan Gelecekteki İstihdam Edilebilirlik Ölçeği'nin üniversite öğrencilerinin gelecekteki becerilerini, deneyimlerini, iletişim ağlarını, kişisel özelliklerini iş gücü piyasası hakkındaki bilgilerini ve eğitimini tamamlayacakları üniversitenin itibarı hakkındaki algılarını ölçmede yeterli geçerlik ve güvenirlik değerlerine sahip olduğu söylenebilir.
Bu araştırmada lise öğrencilerinin yaşam amaçları ile kariyer uyum yetenekleri arasındaki ilişkid... more Bu araştırmada lise öğrencilerinin yaşam amaçları ile kariyer uyum yetenekleri arasındaki ilişkide umudun aracılık rolü incelenmiştir. Araştırma 195 kız (%55.3), 158 erkek (%44.7) olmak üzere toplam 353 lise öğrencisi üzerinde gerçekleştirilmiştir. Araştırmaya katılan öğrencilerin yaş ortalamaları 16.05’tir. Araştırmanın verileri “Kariyer Uyum Yetenekleri Ölçeği”, “Ergenler İçin Yaşam Amaçlarını Belirleme Ölçeği” ve “Sürekli Umut Ölçeği” kullanılarak elde edilmiştir. Elde edilen verilerin analizinde korelasyon analizi, yol analizi ve aracılık etkisinin anlamlılığı için bootstrapping işlemi kullanılmıştır. Araştırma sonucunda yaşam amaçlarından kariyer, beden-duyum amaçları ve umut ile kariyer uyum yetenekleri arasında pozitif yönde anlamlı ilişki olduğu bulunmuştur. Bootstrapping sonucu ise kariyer ve beden-duyum amaçları ile kariyer uyum yetenekleri arasındaki ilişkide umudun kısmi aracılık rolüne sahip olduğunu göstermektedir. Elde edilen sonuçların lise öğrencilerinin kariyer uyum yeteneklerini geliştirmede kullanılabileceği düşünülmektedir. Ayrıca araştırmadan elde edilen sonuçların ileride yapılacak çalışmalara temel sağlayacağı söylenebilir.
In this research, the mediating role of hope in the relation between
high school students’ life g... more In this research, the mediating role of hope in the relation between high school students’ life goals and career adaptability was examined. The study has been carried out with 353 high school students (195 girls, 158 boys). The mean age of the students was 16.05. The data have been collected by using “Career AdaptAbilities Scale”, “Life Goals Scale for Adolescents” and “Dispositional Hope Scale”. The collected data was analyzed through correlation analysis, path analysis and, bootstrapping procedure for the significance of indirect effect test. As a result of the study suggest that career goals, body-sense goals, hope has a positively meaningful relation with career adaptability. Bootstrapping show that hope have a partial mediating role in the relation between career goals, body-sense goals and career adaptability. It is thought that the results obtained can be used to improve the career adaptability of high school students. In addition, it can be said that the results of the research will provide the basis for future studies.
ÖZ: Bu çalışmada Kariyer Hedefi Geribildirim Ölçeğinin (KHGÖ) Türkçeye uyarlanması amaçlanmıştır.... more ÖZ: Bu çalışmada Kariyer Hedefi Geribildirim Ölçeğinin (KHGÖ) Türkçeye uyarlanması amaçlanmıştır. Araştırma, iki farklı üniversite ve beş farklı lisede öğrenim gören toplam 1.077 öğrenci üzerinde yapılmıştır. Ölçeğin yapı geçerliğini test etmek için yapılan doğrulayıcı faktör analizi sonucunda, Türkçeye uyarlanan ölçeğin altı boyutlu ve 24 maddeden oluşan özgün formunun doğrulandığı görülmüştür. Ölçeğin Cronbach Alpha iç tutarlık katsayısı üniversite öğrencilerine ait veri grubunda .88, lise öğrencilerine ait veri grubunda .85 olarak bulunmuştur. Ölçeğin test-tekrar test korelasyon katsayısı üniversite öğrencilerine ait veri grubunda .77, lise öğrencilerine ait veri grubunda ise .73 olarak hesaplanmıştır. KHGÖ'nün uygulanan İngilizce ve Türkçe formları arasındaki korelasyonun pozitif ve yüksek düzeyde ilişkili olduğu görülmüştür. Ölçeğin madde-toplam korelasyonları üniversite öğrencilerinde .36 ile .62, lise öğrencilerinde ise .31 ile .56 arasında değiştiği bulunmuştur. Ölçeğin uyum geçerliği için yapılan analizlerde KHGÖ'nün Kariyer Stresi Ölçeği ile pozitif ve yüksek düzeyde, Genel Öz-Yeterlik Ölçeği ile negatif ve orta düzeyde ilişkilere sahip olduğu belirlenmiştir. Araştırma bulguları, KHGÖ'nün altı faktörlü orijinal yapısının doğrulandığına ve kariyer hedeflerine ilişkin geribildirimleri değerlendirmede geçerli ve güvenilir bir ölçüm aracı olarak kullanılabileceğine ilişkin önemli kanıtlar sağlamaktadır. Anahtar kelimeler: kariyer hedefi geribildirimi, kariyer gelişim süreçleri, kariyer danışmanlığı.
In this study, it was aimed to adapt the Career Goal Feedback Scale (CGFS) to Turkish. The research was conducted on 1.077 students from two different universities and five different high schools. As a result of confirmatory factor analysis conducted to test the validity of the structure of the scale, it was seen that the original form consisting of six dimensions and 24 items which was adapted to the Turkish was confirmed. The Cronbach Alpha internal consistency coefficient of the scale was found to be .88 in the data group of the university students and .85 in the data group of the high school students. Test-retest correlation coefficient of the scale was calculated as .77 in the data group of university students and .73 in the data group high school students. Correlations between the English and Turkish forms of the CGFS were found to be positively and highly correlated. The item-total correlations of the scale were found to vary between .36 and .62 for university students and between .31 and .56 for high school students. In the analyses made for the concurrent validity of the scale, it was determined that the CGFS had a positive and high correlation with the Career Stress Scale and negative and medium correlation with the General Self-Efficacy Scale. The research findings provide important evidence that the six-factor original structure of the CGFS is validated and can be used as a valid and reliable measurement tool for assessing feedback on career goals. Keywords: career goal feedback, career development processes, career counseling.
Bu araştırma, öz bilinç psiko-eğitim programının üniversite öğrencilerinin öz bilinç düzeylerine ... more Bu araştırma, öz bilinç psiko-eğitim programının üniversite öğrencilerinin öz bilinç düzeylerine etkisini incelemek amacıyla yapılmıştır. Araştırmanın amacına uygun olarak 2x3'lük split-plot (deney-kontrol grubu x ön-test/son-test/izleme-testi) faktöriyel desen kullanılmış, seçkisiz olarak 10'ar kişilik deney ve kontrol grupları oluşturulmuştur. Deney grubundaki öğrencilere, araştırmacılar tarafından geliştirilen her biri 90 dakika süren 10 oturumluk öz bilinç psiko-eğitim programı uygulanmıştır. Kontrol grubundaki öğrencilere herhangi bir uygulama yapılmamıştır. Katılımcıların öz bilinç düzeyleri 'Öz Bilinç Ölçeği' ile belirlenmiştir. Verilerin analizinde, karışık desenler için iki faktörlü ANOVA analizi ve farkın kaynağını belirlemek amacıyla da Bonferroni testi kullanılmıştır. Yapılan analizler sonucunda, uygulanan psiko-eğitim programının deney grubunda bulunan katılımcıların özel ve genel öz bilinç düzeylerini yükseltmede etkili olduğu bulunmuştur. Ayrıca on hafta sonra alınan izleme ölçümlerinde, bu etkinin öz bilinç bağlamında devam ettiği sonucuna ulaşılmıştır. Bu bulgular alan yazın doğrultusunda tartışılmış, alanda çalışan uzmanlar için ve ilerde yapılacak çalışmalara yönelik önerilerde bulunulmuştur. Anahtar kelimeler: Öz bilinç, psiko-eğitim, özel öz bilinç, genel öz bilinç.
Abstract
This research was conducted to investigate the effects of the self-consciousness psycho-education program on self-consciousness levels of university students. For the purpose of the study, 2x3 split-plot (experiment-control group x pre-test/post-test/follow-up test) factorial design was used and also experimental and control groups with 10 individuals were formed. Students in the experimental group were administered a self-awareness psycho-education program developed by the researchers, each of which consisted of 10 sessions of 90 minutes each. No application was made to the students in the control group. Self-consciousness levels of participants were determined by 'Self-Consciousness Scale'. In the analysis of the data, two factor ANOVA analysis was used for mixed patterns and Bonferroni test was used for determining the source of difference. As a result of the analyses made, it was found that the applied psycho-education program was effective in raising the private and public self-consciousness levels of the participants in the experimental group. Furthermore, in the follow-up measurements taken ten weeks later, it was determined that this effect continues in the context of self-consciousness. These findings were discussed in the direction of literature and suggestions were made for experts working in the field and for future studies to be made.
Öz. Bu çalışmada Ginevra, Sgaramella, Ferrari, Nota, Santilli ve Soresi (2017) tarafından gelişti... more Öz. Bu çalışmada Ginevra, Sgaramella, Ferrari, Nota, Santilli ve Soresi (2017) tarafından geliştirilen Gelecek Vizyonları Ölçeğinin (GVÖ) Türkçeye uyarlanması amaçlanmıştır. Araştırma 586 lise öğrencisi üzerinde yapılmıştır. Doğrulayıcı Faktör Analizi sonucunda ölçeğin Türkçe formunun orijinal ölçekteki gibi üç boyutlu yapıda olduğu ve bu yapının kabul edilebilir uyum değerlerine sahip olduğu görülmüştür. Ölçeğin toplam puanına ilişkin Cronbach Alpha iç tutarlık katsayısı .81 olarak hesaplanmıştır. Yapılan korelasyon analizi sonucunda İngilizce ve Türkçe formlar arasında yüksek düzeyde ve pozitif anlamlı bir ilişki, dört hafta arayla uygulanan test-tekrar test sonucundaki korelasyonun yüksek düzeyde ve anlamlı olduğu görülmüştür. Ölçeğin madde-toplam korelasyonlarının .39 ile .67 arasında değiştiği bulunmuştur. GVÖ'nün Yaşam Doyumu Ölçeği ile pozitif ve orta düzeyde (r= .47, p< .001), Kariyer Uyum Yetenekleri Ölçeği ile pozitif ve yüksek düzeyde (r= .70, p< .001) ilişkilere sahip olduğu görülmüştür. Araştırma sonucuna göre GVÖ'nün ergenlerin kariyer yapısındaki umut, iyimserlik ve kötümserliği bir arada değerlendiren geçerli ve güvenilir bir ölçme aracı olarak kullanılabileceği söylenebilir. Anahtar Kelimeler. Gelecek vizyonları, iyimserlik, kötümserlik, umut, kariyer.
Abstract. The purpose of the present study is to conduct validity and reliability studies of the Turkish Form of the Visions About Future (VAF) scale, which was developed by Ginevra and friends (2017). The study group consisted of 586 high school students. The results of the confirmatory factor analysis showed that the Turkish form of scale is in the structure of original scale and this structure has acceptable goodness of fit indices. The Cronbach Alpha internal consistency coefficient for the total score of the scale was calculated as .81. As a result of the correlation analysis between the English and Turkish forms to determine the linguistic equivalence of the scale, it was seen that there was a high level and positive correlation between the forms. The item-total correlations of the scale were found to vary between .39 and .67. It was found that the correlation between total scale scores as a result of test-retesting was high and meaningful. Based on the findings obtained from study, this can be reported that the Turkish version, VAF is e a reliable and valid measurement tool to assess the positive trends towards the future in career planning of the high school students.
Özet
Bu araştırmanın amacı öz saygı, öz bilinç ve sosyal yetkinliğin üniversite öğrencilerinin ps... more Özet Bu araştırmanın amacı öz saygı, öz bilinç ve sosyal yetkinliğin üniversite öğrencilerinin psikolojik yardım almaya ilişkin tutumları üzerindeki yordayıcılığını incelemektir. İlişkisel tarama modelinde gerçekleştirilen araştırmanın çalışma grubu, ölçüt ve basit seçkisiz örnekleme yöntemi ile belirlenmiştir. Çalışma grubu Doğu Anadolu Bölgesindeki bir devlet üniversitesinin 2., 3. ve 4. sınıflarında örgün öğrenime devam eden ve daha önce psikolojik yardım almadığını ifade eden 422 öğrenciden oluşmaktadır. Araştırmanın verileri kişisel bilgi formu, Psikolojik Yardım Almaya İlişkin Tutum Ölçeği Kısa Formu, Rosenberg Benlik Saygısı Ölçeği, Öz Bilinç Ölçeği ve Sosyal Öz Yeterlik Algısı Ölçeği kullanılarak toplanmıştır. Elde edilen veriler korelasyon ve çoklu doğrusal regresyon teknikleri ile analiz edilmiştir. Araştırmanın bulgularına göre öz saygı ve öz bilincin psikolojik yardım almaya ilişkin tutumun önemli yordayıcıları olduğu görülmüştür. Elde edilen bulgular alanyazındaki bilgiler ışığında tartışılmıştır.
Anahtar kelimeler : öz saygı, öz bilinç, sosyal yetkinlik, psikolojik yardım almaya ilişkin tutum.
Abstract
The aim of this research is to investigate the predictability self-esteem, self-consciousness, and social self-efficacy on attitudes towards seeking psychological help in university students. The study group of the research conducted in the relational screening model was determined by criterion and simple randomly sampling method. The study group consisted of 422 students who stated that they are learning in the 2nd, 3rd, 4rd grades of a state university in the Eastern Anatolia Region and they have not received psychological help before. The data of the study were collected using Attitudes Towards Seeking Professional Psychological Help Scale Short Form, Rosenberg Self Esteem Scale, Self-Consciousness Scale, Social Self Efficacy Scale. The obtained data were analyzed by correlation and multiple linear regression techniques. According to the findings of the research, self-esteem and self-consciousness have been found to be important predictors of attitudes towards seeking professional psychological help. The findings are discussed in the light of literature.
Yirmi birinci yüzyılda, bireyin tek başına hareket etme ve çalışma davranışlarını
azaltması mutlu... more Yirmi birinci yüzyılda, bireyin tek başına hareket etme ve çalışma davranışlarını azaltması mutlu ve başarılı bir kariyer sürdürmesinde önemlidir. Bu çalışmanın amacı; bireylerin tek başına hareket etmesi ve çalışmasını ortaya koyan ve Barr, Dixon ve Gassenheimer (2005) tarafından geliştirilen Yalnız Kurt Ölçeği’nin Türk kültürü için geçerlik ve güvenirliğini incelemektir. Araştırma 360 üniversite öğrencisiyle gerçekleştirilmiştir. Çalışmaya 212 kadın, 148 erkek öğrenci katılmıştır. Ölçeğin geçerliğini değerlendirmek için yapı geçerliği, madde ayırt ediciliği ve uyum geçerliği incelenmiştir. Yapı geçerliği için yapılan analiz sonucunda ölçeğin tek faktörlü ve yedi maddeden oluşan orijinal yapısını doğruladığı görülmüştür. Madde ayırt ediciliğini incelemek için hesaplanan maddetoplam korelasyonlarının kabul edilebilir düzeyde olduğu görülmüştür. Uyum geçerliği kapsamında Kariyer Uyum Yetenekleri Ölçeği-Yeni Form toplam ve alt boyutları ile Yalnız Kurt Ölçeği toplam puanı arasında negatif ve anlamlı ilişkiler olduğu elde edilmiştir. Güvenirlik için hesaplanan Cronbach alfa iç tutarlık katsayısı ile test-tekrar test korelasyon değerinin kabul edilebilir düzeylerde olduğu görülmüştür. Ölçeğin kadın ve erkek gruplar üzerinde ölçüm değişmezliği incelenmiş ve tek faktörlü yapının her iki grupta da aynı olduğuna ulaşılmıştır. Elde edilen bulgular Yalnız Kurt Ölçeğinin geçerli ve güvenilir bir ölçme aracı olarak kullanılabileceğini göstermektedir.
MOJES: Malaysian Online Journal of Educational Science, 2022
The purpose of this research is to examine the predictive of career goal feedback and life goals ... more The purpose of this research is to examine the predictive of career goal feedback and life goals on career adaptabilities. The research using the relational screening model, which is one of the quantitative research methods, was carried out on university students. The participants of the research group consist of 277 (175 women, 102 men) university students studying at a public university in a province in the Southeastern Anatolia Region (Turkey) in the 2017-2018 academic year. Personal information form, Career Goal Feedback Scale, Career Adapt-abilities Scale, and Life Goals Scale-Short Form were used as data collection tools in the study. The data were analyzed using Pearson Moments Multiplication Correlation and path analysis techniques. Research findings showed that career goal feedbacks and internal life goals are important predictors of career adaptabilities. The findings are discussed within the framework of the literature and suggestions are presented.
Due to the globalization of the economy and rapid changes in technology, the need to focus on con... more Due to the globalization of the economy and rapid changes in technology, the need to focus on concepts that can have a significant impact on individuals' adaptation to uncertain and rapidly changing environments has emerged. To better understand the effect of personal resources on career, the study attempted to examine the relationship between hope, career adapt-abilities and career goal feedback within the framework of career construction model of adaptation. Participants of the study were 308 high school students (225 female, 83 male). Structural equation modeling was used within the scope of the study. The findings revealed that hope positively predicted career adapt-abilities. Hope and career adapt-abilities negatively predicted career goal feedback. In addition, career adapt-abilities mediated the relationship between hope and career goal feedbacks. The results of the research model supported the career construction model of adaptation. Findings showed that hope was the source of motivation for the individual to reach their goals, and career adapt-abilities offered strategies and progress to reach career goals by using the individual's motivation. The findings were discussed in the context of the relevant literature and suggestions were made for the literature.
The COVID-19 pandemic has effected many aspects of people's lives including health, economy, and ... more The COVID-19 pandemic has effected many aspects of people's lives including health, economy, and social life. Another area of life that is thought to be effected by the COVID-19 pandemic but has not yet been adequately studied is the career of individuals. This study aimed to investigate the mediating role of visions about the future (hope, optimism, pessimism) in the relationship between the fear of COVID-19 and career distress. The participants of the research consist of 331 individuals. Participants' ages range from 18-29 (21.43, SD = 1.86). The data collected within the scope of the purpose of the research were analyzed with the structural equation modeling method. According to the results obtained from the analysis, it was found that the fear of COVID-19 negatively effects visions about the future. However, visions about the future mediates the relationship between fear of COVID-19 and career distress. Visions about the future have been shown to have a fully mediating role in the relationship between fear of COVID-19 and career distress. The findings were discussed in light of the literature.
International Journal of Social Science Research, 2018
Bu calismanin amaci oz-yeterlik ve denetim odaginin birlikte akademik erteleme davranisini ne kad... more Bu calismanin amaci oz-yeterlik ve denetim odaginin birlikte akademik erteleme davranisini ne kadar yordayabildigini ortaya koymaktir. Bu arastirmanin calisma grubunu 2016-2017 egitim-ogretim yilinda Orta Karadeniz Bolgesinde yer alan bir ildeki 4 farkli devlet okulunda 6, 7 ve 8. sinifa devam eden, 167’si kiz ve 162’si erkek olmak uzere toplamda 329 ortaokul ogrencisi olusturmaktadir. Veriler; Muris (2001) tarafindan gelistirilen ve Telef (2011) tarafindan Turkce’ye uyarlanan Cocuklar Icin Oz-Yeterlik Olcegi, Nowicki ve Strickland (1973) tarafindan gelistirilen ve Ongen (2003) tarafindan uyarlanan Ic-Dis Denetim Odagi Olcegi, Cakici (2003) tarafindan gelistirilen Akademik Erteleme Olcegi ve arastirmaci tarafindan gelistirilen kisisel bilgi formu kullanilarak toplanmistir. Calismada nicel arastirma yontemlerinden iliskisel tarama modeli kullanilmistir. Analizler icin SPSS ve AMOS kullanilmistir. Elde edilen bulgulara gore akademik erteleme davranisi oz-yeterlik ile denetim odagi tar...
Bu calismada Ginevra, Sgaramella, Ferrari, Nota, Santilli ve Soresi (2017) tarafindan gelistirile... more Bu calismada Ginevra, Sgaramella, Ferrari, Nota, Santilli ve Soresi (2017) tarafindan gelistirilen Gelecek Vizyonlari Olceginin (GVO) Turkceye uyarlanmasi amaclanmistir. Arastirma 586 lise ogrencisi uzerinde yapilmistir. Dogrulayici Faktor Analizi sonucunda olcegin Turkce formunun orijinal olcekteki gibi uc boyutlu yapida oldugu ve bu yapinin kabul edilebilir uyum degerlerine sahip oldugu gorulmustur. Olcegin toplam puanina iliskin Cronbach Alpha ic tutarlik katsayisi .81 olarak hesaplanmistir. Yapilan korelasyon analizi sonucunda Ingilizce ve Turkce formlar arasinda yuksek duzeyde ve pozitif anlamli bir iliski, dort hafta arayla uygulanan test-tekrar test sonucundaki korelasyonun yuksek duzeyde ve anlamli oldugu gorulmustur. Olcegin madde-toplam korelasyonlarinin .39 ile .67 arasinda degistigi bulunmustur. GVO’nun Yasam Doyumu Olcegi ile pozitif ve orta duzeyde, Kariyer Uyum Yetenekleri Olcegi ile pozitif ve yuksek duzeyde iliskilere sahip oldugu gorulmustur. Arastirma sonucuna gor...
Background The COVID-19 outbreak has not only increased mortality but has also negatively affecte... more Background The COVID-19 outbreak has not only increased mortality but has also negatively affected mental health among populations across the world. Furthermore, individuals are experiencing uncertainty about their current and future situation because of the pandemic. Therefore, the present study investigated the mediating role of intolerance of uncertainty in the relationship between fear of COVID-19 and procrastination among a sample of Turkish university students. Methods Between October and November 2020, 450 university students (291 females and 159 males aged 17 to 24 years) from three state universities in Turkey completed an online survey. Correlation analysis and structural equation modeling methods were employed to examine a model for understanding the general procrastination during COVID-19 pandemic. Results The results of the correlation analysis indicated that the fear of COVID-19 was positively correlated with both intolerance of uncertainty (r = .26, p
ÖZET Bu çalışmada Hirschi, Freund ve Herrmann (2014) tarafından geliştirilen Kariyer Adanmışlık Ö... more ÖZET Bu çalışmada Hirschi, Freund ve Herrmann (2014) tarafından geliştirilen Kariyer Adanmışlık Ölçeğinin (KAÖ) Türkçeye uyarlanması amaçlanmıştır. Araştırma 699 üniversite öğrencisi üzerinde yapılmıştır. Doğrulayıcı Faktör Analizi sonucunda ölçeğin Türkçe formunun orijinal ölçekteki gibi tek boyutlu ve 9 maddeden oluştuğu görülmüştür. Ölçeğe ilişkin Cronbach Alpha iç tutarlık katsayısı .88 olarak hesaplanmıştır. Dört hafta arayla uygulanan test-tekrar test sonucunda hesaplanan korelasyonun orta düzeyde ve anlamlı (r = .67, p<.001) olduğu görülmüştür. Ölçeğin madde-toplam korelasyonlarının .49 ile .80 arasında değiştiği bulunmuştur. KAÖ'nün kariyer keşfi, kariyer planlaması ve kariyer kararı öz-yeterliği ile pozitif ve orta düzeyde ilişkilere sahip olduğu görülmüştür. Araştırma sonucuna göre KAÖ'nün üniversite öğrencilerinin kariyer adanmışlıklarını (proaktif kariyer davranışları) değerlendiren geçerli ve güvenilir bir ölçme aracı olarak kullanılabileceği söylenebilir. Anahtar Kelimeler: proaktif kariyer davranışları, kariyer davranışları, kariyer adanmışlığı.
ABSTRACT The purpose of the present study is to conduct validity and reliability studies of the Turkish form of the Career Engagement Scale (CAS), which was developed by Hirschi, Freund and Herrmann (2014). The study group consisted of 699 university students. As a result of Confirmatory Factor Analysis, it was seen that the Turkish form of the scale consisted of one-dimensional and 9 items as in the original scale form. The Cronbach Alpha internal consistency coefficient for the scale was calculated .88. It was found that the correlation between total scale scores as a result of test-retesting was moderate and meaningful (r = .67, p<.001). The item-total correlations of the scale were found to vary between .49 and .80. It was obtained CAS had positive and moderate relations with career exploration, career planning and career decision self-efficacy. CAS is a reliable and valid measurement tool to assess the career engagement (proactive career behaviors) of the university students.
International Journal of Mental Health and Addiction, 2020
This study aimed to investigate the mediating role of intolerance of uncertainty, depression, anx... more This study aimed to investigate the mediating role of intolerance of uncertainty, depression, anxiety, and stress in the relationship between the fear of COVID-19 and positivity. The participants consisted of 960 individuals, including 663 females (69.1%) and 297 males (30.9%). The age of the participants ranged between 18 and 76 (29.74 ± 9.64). As a result of the correlation analysis, a positive relationship was found between fear of COVID-19 and intolerance of uncertainty, depression, anxiety, and stress, and a negative relationship was determined between the fear of COVID-19 and positivity. The result of the analysis for the study model indicated that there was a mediating role of intolerance of uncertainty, depression, anxiety, and stress in the relationship between the fear of COVID-19 and positivity. Eliminating uncertainty from the fear of COVID-19 will contribute to reducing depression, anxiety and stress, and increasing positivity.
ÖZ Bu çalışmanın amacı Algılanan Gelecekteki İstihdam Edilebilirlik Ölçeği'nin (AGİEÖ) Türkçeye u... more ÖZ Bu çalışmanın amacı Algılanan Gelecekteki İstihdam Edilebilirlik Ölçeği'nin (AGİEÖ) Türkçeye uyarlanarak üniversite öğrencileri için geçerlik ve güvenirliğinin incelenmesidir. Araştırmanın çalışma grubunu Karadeniz Bölgesi'nde bulunan iki üniversitede öğrenim gören 461 öğrenci oluşturmaktadır. AGİEÖ'nün geçerlik çalışması kapsamında doğrulayıcı faktör analizi yapılmış, yakınsak ve ayırt edici geçerlik ve eş değer ölçek geçerliği incelenmiştir. Doğrulayıcı faktör analizi sonucunda orijinal yapıdaki gibi altı faktörlü yapının uyum indekslerinin kabul edilebilir değerlerde olduğu belirlenmiştir. Benzer şekilde, yapılan hesaplamalar sonucunda ölçeğin yakınsak ve ayırt edici geçerliği sağladığı görülmektedir. Eş değer ölçek geçerliği sonucunda da AGİEÖ'nün alt boyutları ile Kariyer Uyum Yetenekleri Ölçeği'nin alt boyut ve toplam puanları arasında pozitif yönde istatistiksel olarak anlamlı ilişkiler bulunmuştur. Diğer yandan AGİEÖ'nün eğitim kurumunun beklenen itibarı alt boyutu ile Kariyer Stresi Ölçeğinin toplam ve olumsuz duygular alt boyutu arasında negatif, düşük düzeyde anlamlı ilişkiler bulunmuştur. Ölçeğin toplam ve alt boyutlarına ilişkin Bileşik Güvenirlik ve Cronbach Alfa iç tutarlılık katsayılarının yeterli düzeyde olduğu bulunmuştur. Algılanan Gelecekteki İstihdam Edilebilirlik Ölçeği'nin üniversite öğrencilerinin gelecekteki becerilerini, deneyimlerini, iletişim ağlarını, kişisel özelliklerini iş gücü piyasası hakkındaki bilgilerini ve eğitimini tamamlayacakları üniversitenin itibarı hakkındaki algılarını ölçmede yeterli geçerlik ve güvenirlik değerlerine sahip olduğu söylenebilir.
Bu araştırmada lise öğrencilerinin yaşam amaçları ile kariyer uyum yetenekleri arasındaki ilişkid... more Bu araştırmada lise öğrencilerinin yaşam amaçları ile kariyer uyum yetenekleri arasındaki ilişkide umudun aracılık rolü incelenmiştir. Araştırma 195 kız (%55.3), 158 erkek (%44.7) olmak üzere toplam 353 lise öğrencisi üzerinde gerçekleştirilmiştir. Araştırmaya katılan öğrencilerin yaş ortalamaları 16.05’tir. Araştırmanın verileri “Kariyer Uyum Yetenekleri Ölçeği”, “Ergenler İçin Yaşam Amaçlarını Belirleme Ölçeği” ve “Sürekli Umut Ölçeği” kullanılarak elde edilmiştir. Elde edilen verilerin analizinde korelasyon analizi, yol analizi ve aracılık etkisinin anlamlılığı için bootstrapping işlemi kullanılmıştır. Araştırma sonucunda yaşam amaçlarından kariyer, beden-duyum amaçları ve umut ile kariyer uyum yetenekleri arasında pozitif yönde anlamlı ilişki olduğu bulunmuştur. Bootstrapping sonucu ise kariyer ve beden-duyum amaçları ile kariyer uyum yetenekleri arasındaki ilişkide umudun kısmi aracılık rolüne sahip olduğunu göstermektedir. Elde edilen sonuçların lise öğrencilerinin kariyer uyum yeteneklerini geliştirmede kullanılabileceği düşünülmektedir. Ayrıca araştırmadan elde edilen sonuçların ileride yapılacak çalışmalara temel sağlayacağı söylenebilir.
In this research, the mediating role of hope in the relation between
high school students’ life g... more In this research, the mediating role of hope in the relation between high school students’ life goals and career adaptability was examined. The study has been carried out with 353 high school students (195 girls, 158 boys). The mean age of the students was 16.05. The data have been collected by using “Career AdaptAbilities Scale”, “Life Goals Scale for Adolescents” and “Dispositional Hope Scale”. The collected data was analyzed through correlation analysis, path analysis and, bootstrapping procedure for the significance of indirect effect test. As a result of the study suggest that career goals, body-sense goals, hope has a positively meaningful relation with career adaptability. Bootstrapping show that hope have a partial mediating role in the relation between career goals, body-sense goals and career adaptability. It is thought that the results obtained can be used to improve the career adaptability of high school students. In addition, it can be said that the results of the research will provide the basis for future studies.
ÖZ: Bu çalışmada Kariyer Hedefi Geribildirim Ölçeğinin (KHGÖ) Türkçeye uyarlanması amaçlanmıştır.... more ÖZ: Bu çalışmada Kariyer Hedefi Geribildirim Ölçeğinin (KHGÖ) Türkçeye uyarlanması amaçlanmıştır. Araştırma, iki farklı üniversite ve beş farklı lisede öğrenim gören toplam 1.077 öğrenci üzerinde yapılmıştır. Ölçeğin yapı geçerliğini test etmek için yapılan doğrulayıcı faktör analizi sonucunda, Türkçeye uyarlanan ölçeğin altı boyutlu ve 24 maddeden oluşan özgün formunun doğrulandığı görülmüştür. Ölçeğin Cronbach Alpha iç tutarlık katsayısı üniversite öğrencilerine ait veri grubunda .88, lise öğrencilerine ait veri grubunda .85 olarak bulunmuştur. Ölçeğin test-tekrar test korelasyon katsayısı üniversite öğrencilerine ait veri grubunda .77, lise öğrencilerine ait veri grubunda ise .73 olarak hesaplanmıştır. KHGÖ'nün uygulanan İngilizce ve Türkçe formları arasındaki korelasyonun pozitif ve yüksek düzeyde ilişkili olduğu görülmüştür. Ölçeğin madde-toplam korelasyonları üniversite öğrencilerinde .36 ile .62, lise öğrencilerinde ise .31 ile .56 arasında değiştiği bulunmuştur. Ölçeğin uyum geçerliği için yapılan analizlerde KHGÖ'nün Kariyer Stresi Ölçeği ile pozitif ve yüksek düzeyde, Genel Öz-Yeterlik Ölçeği ile negatif ve orta düzeyde ilişkilere sahip olduğu belirlenmiştir. Araştırma bulguları, KHGÖ'nün altı faktörlü orijinal yapısının doğrulandığına ve kariyer hedeflerine ilişkin geribildirimleri değerlendirmede geçerli ve güvenilir bir ölçüm aracı olarak kullanılabileceğine ilişkin önemli kanıtlar sağlamaktadır. Anahtar kelimeler: kariyer hedefi geribildirimi, kariyer gelişim süreçleri, kariyer danışmanlığı.
In this study, it was aimed to adapt the Career Goal Feedback Scale (CGFS) to Turkish. The research was conducted on 1.077 students from two different universities and five different high schools. As a result of confirmatory factor analysis conducted to test the validity of the structure of the scale, it was seen that the original form consisting of six dimensions and 24 items which was adapted to the Turkish was confirmed. The Cronbach Alpha internal consistency coefficient of the scale was found to be .88 in the data group of the university students and .85 in the data group of the high school students. Test-retest correlation coefficient of the scale was calculated as .77 in the data group of university students and .73 in the data group high school students. Correlations between the English and Turkish forms of the CGFS were found to be positively and highly correlated. The item-total correlations of the scale were found to vary between .36 and .62 for university students and between .31 and .56 for high school students. In the analyses made for the concurrent validity of the scale, it was determined that the CGFS had a positive and high correlation with the Career Stress Scale and negative and medium correlation with the General Self-Efficacy Scale. The research findings provide important evidence that the six-factor original structure of the CGFS is validated and can be used as a valid and reliable measurement tool for assessing feedback on career goals. Keywords: career goal feedback, career development processes, career counseling.
Bu araştırma, öz bilinç psiko-eğitim programının üniversite öğrencilerinin öz bilinç düzeylerine ... more Bu araştırma, öz bilinç psiko-eğitim programının üniversite öğrencilerinin öz bilinç düzeylerine etkisini incelemek amacıyla yapılmıştır. Araştırmanın amacına uygun olarak 2x3'lük split-plot (deney-kontrol grubu x ön-test/son-test/izleme-testi) faktöriyel desen kullanılmış, seçkisiz olarak 10'ar kişilik deney ve kontrol grupları oluşturulmuştur. Deney grubundaki öğrencilere, araştırmacılar tarafından geliştirilen her biri 90 dakika süren 10 oturumluk öz bilinç psiko-eğitim programı uygulanmıştır. Kontrol grubundaki öğrencilere herhangi bir uygulama yapılmamıştır. Katılımcıların öz bilinç düzeyleri 'Öz Bilinç Ölçeği' ile belirlenmiştir. Verilerin analizinde, karışık desenler için iki faktörlü ANOVA analizi ve farkın kaynağını belirlemek amacıyla da Bonferroni testi kullanılmıştır. Yapılan analizler sonucunda, uygulanan psiko-eğitim programının deney grubunda bulunan katılımcıların özel ve genel öz bilinç düzeylerini yükseltmede etkili olduğu bulunmuştur. Ayrıca on hafta sonra alınan izleme ölçümlerinde, bu etkinin öz bilinç bağlamında devam ettiği sonucuna ulaşılmıştır. Bu bulgular alan yazın doğrultusunda tartışılmış, alanda çalışan uzmanlar için ve ilerde yapılacak çalışmalara yönelik önerilerde bulunulmuştur. Anahtar kelimeler: Öz bilinç, psiko-eğitim, özel öz bilinç, genel öz bilinç.
Abstract
This research was conducted to investigate the effects of the self-consciousness psycho-education program on self-consciousness levels of university students. For the purpose of the study, 2x3 split-plot (experiment-control group x pre-test/post-test/follow-up test) factorial design was used and also experimental and control groups with 10 individuals were formed. Students in the experimental group were administered a self-awareness psycho-education program developed by the researchers, each of which consisted of 10 sessions of 90 minutes each. No application was made to the students in the control group. Self-consciousness levels of participants were determined by 'Self-Consciousness Scale'. In the analysis of the data, two factor ANOVA analysis was used for mixed patterns and Bonferroni test was used for determining the source of difference. As a result of the analyses made, it was found that the applied psycho-education program was effective in raising the private and public self-consciousness levels of the participants in the experimental group. Furthermore, in the follow-up measurements taken ten weeks later, it was determined that this effect continues in the context of self-consciousness. These findings were discussed in the direction of literature and suggestions were made for experts working in the field and for future studies to be made.
Öz. Bu çalışmada Ginevra, Sgaramella, Ferrari, Nota, Santilli ve Soresi (2017) tarafından gelişti... more Öz. Bu çalışmada Ginevra, Sgaramella, Ferrari, Nota, Santilli ve Soresi (2017) tarafından geliştirilen Gelecek Vizyonları Ölçeğinin (GVÖ) Türkçeye uyarlanması amaçlanmıştır. Araştırma 586 lise öğrencisi üzerinde yapılmıştır. Doğrulayıcı Faktör Analizi sonucunda ölçeğin Türkçe formunun orijinal ölçekteki gibi üç boyutlu yapıda olduğu ve bu yapının kabul edilebilir uyum değerlerine sahip olduğu görülmüştür. Ölçeğin toplam puanına ilişkin Cronbach Alpha iç tutarlık katsayısı .81 olarak hesaplanmıştır. Yapılan korelasyon analizi sonucunda İngilizce ve Türkçe formlar arasında yüksek düzeyde ve pozitif anlamlı bir ilişki, dört hafta arayla uygulanan test-tekrar test sonucundaki korelasyonun yüksek düzeyde ve anlamlı olduğu görülmüştür. Ölçeğin madde-toplam korelasyonlarının .39 ile .67 arasında değiştiği bulunmuştur. GVÖ'nün Yaşam Doyumu Ölçeği ile pozitif ve orta düzeyde (r= .47, p< .001), Kariyer Uyum Yetenekleri Ölçeği ile pozitif ve yüksek düzeyde (r= .70, p< .001) ilişkilere sahip olduğu görülmüştür. Araştırma sonucuna göre GVÖ'nün ergenlerin kariyer yapısındaki umut, iyimserlik ve kötümserliği bir arada değerlendiren geçerli ve güvenilir bir ölçme aracı olarak kullanılabileceği söylenebilir. Anahtar Kelimeler. Gelecek vizyonları, iyimserlik, kötümserlik, umut, kariyer.
Abstract. The purpose of the present study is to conduct validity and reliability studies of the Turkish Form of the Visions About Future (VAF) scale, which was developed by Ginevra and friends (2017). The study group consisted of 586 high school students. The results of the confirmatory factor analysis showed that the Turkish form of scale is in the structure of original scale and this structure has acceptable goodness of fit indices. The Cronbach Alpha internal consistency coefficient for the total score of the scale was calculated as .81. As a result of the correlation analysis between the English and Turkish forms to determine the linguistic equivalence of the scale, it was seen that there was a high level and positive correlation between the forms. The item-total correlations of the scale were found to vary between .39 and .67. It was found that the correlation between total scale scores as a result of test-retesting was high and meaningful. Based on the findings obtained from study, this can be reported that the Turkish version, VAF is e a reliable and valid measurement tool to assess the positive trends towards the future in career planning of the high school students.
Özet
Bu araştırmanın amacı öz saygı, öz bilinç ve sosyal yetkinliğin üniversite öğrencilerinin ps... more Özet Bu araştırmanın amacı öz saygı, öz bilinç ve sosyal yetkinliğin üniversite öğrencilerinin psikolojik yardım almaya ilişkin tutumları üzerindeki yordayıcılığını incelemektir. İlişkisel tarama modelinde gerçekleştirilen araştırmanın çalışma grubu, ölçüt ve basit seçkisiz örnekleme yöntemi ile belirlenmiştir. Çalışma grubu Doğu Anadolu Bölgesindeki bir devlet üniversitesinin 2., 3. ve 4. sınıflarında örgün öğrenime devam eden ve daha önce psikolojik yardım almadığını ifade eden 422 öğrenciden oluşmaktadır. Araştırmanın verileri kişisel bilgi formu, Psikolojik Yardım Almaya İlişkin Tutum Ölçeği Kısa Formu, Rosenberg Benlik Saygısı Ölçeği, Öz Bilinç Ölçeği ve Sosyal Öz Yeterlik Algısı Ölçeği kullanılarak toplanmıştır. Elde edilen veriler korelasyon ve çoklu doğrusal regresyon teknikleri ile analiz edilmiştir. Araştırmanın bulgularına göre öz saygı ve öz bilincin psikolojik yardım almaya ilişkin tutumun önemli yordayıcıları olduğu görülmüştür. Elde edilen bulgular alanyazındaki bilgiler ışığında tartışılmıştır.
Anahtar kelimeler : öz saygı, öz bilinç, sosyal yetkinlik, psikolojik yardım almaya ilişkin tutum.
Abstract
The aim of this research is to investigate the predictability self-esteem, self-consciousness, and social self-efficacy on attitudes towards seeking psychological help in university students. The study group of the research conducted in the relational screening model was determined by criterion and simple randomly sampling method. The study group consisted of 422 students who stated that they are learning in the 2nd, 3rd, 4rd grades of a state university in the Eastern Anatolia Region and they have not received psychological help before. The data of the study were collected using Attitudes Towards Seeking Professional Psychological Help Scale Short Form, Rosenberg Self Esteem Scale, Self-Consciousness Scale, Social Self Efficacy Scale. The obtained data were analyzed by correlation and multiple linear regression techniques. According to the findings of the research, self-esteem and self-consciousness have been found to be important predictors of attitudes towards seeking professional psychological help. The findings are discussed in the light of literature.
Bu çalışmada, çeviri editörlüğünü Üzeyir Ogurlu ve Fatih Kaya’nın yaptığı “Üstün Zekâlılar Eğitim... more Bu çalışmada, çeviri editörlüğünü Üzeyir Ogurlu ve Fatih Kaya’nın yaptığı “Üstün Zekâlılar Eğitiminde En İyi Uygulamalar - Kanıt Temelli Bir Kılavuz” isimli kitap biçimsel ve içerik yönünden incelenmiştir.
Aim: Supervision is defined as a process which extends over time and involves support and evaluat... more Aim: Supervision is defined as a process which extends over time and involves support and evaluation in order for a more experienced employee to prepare a less experienced employee compared to them for the profession and to enrich their practice experiences. Supervision for psychological counselors is described as an activity in which the psychological counselor and supervisor review the ongoing psychological counseling cases, the progress of the cases, the intervention methods used, and the predictions about change. In this study, the effectiveness of a supervision model developed in the area of career counseling was investigated. In online supervision model, first, a 4-weeks counseling process training was given as part of an associate degree course. Then, in line with the 6-weeks career counseling techniques training, supervision study was structured as 4 support and evaluation of career counseling process group sessions held by students. Method: This study is a quasi-experimental design as it investigates the effectiveness of the supervision intervention applied within the scope of vocational guidance practices course as part of guidance and psychological counseling undergraduate program. The participants are junior students who study in the psychological counseling and guidance undergraduate program (N= 43, 30 female, 13 male). The average age of the participants is 21.49 (SD= 1.81). Demographic data form, semi-structured interview form and Career Counseling Self-Efficacy Scale were used in the study. The demographic data form is a tool used in order to collect information about the age and gender of the participants. The semi-structured interview form is a form that includes evaluation questions about the effectiveness of the supervision model applied to the participants. Within the scope of the study, a unique 6-sessions supervision model was applied to the participants. The data were collected online. The qualitative data were analyzed through content analysis. The dependent samples t-test was used to analyze the data as the scores obtained from the quantitative data in the form of pre and post-test were normally distributed. Findings: The qualitative data indicated that before the supervision process, the participants mostly had such expectations as guidance and receiving feedback. In addition, the analysis revealed that after the supervision intervention, the expectations of the majority of the participants were met. It was seen that the supervision model applied made vocational contributions to the participants such as increasing professional competence, gaining experience, an increase in self-confidence, noticing gaps, and gaining a different perspective. The advantages of the online supervision were stated as accessibility and saving time, whereas the disadvantages were connection problems and the lack of interaction. As a result of the dependent samples t-test, there was a significant difference in the pre and post-test scores for the unprofessional evaluation and commenting skills, efficacy skills for multi-cultural counseling, current trends in business, and ethics and career research skills, and the total scale in favor of post-test. Result: It was seen that the 6-sessions career counseling supervision model made contributions to the psychological counseling and guidance undergraduate students. It can be suggested that the application of this supervision model to the psychological counselors who wish to become competent in the area of career counseling and the psychological counselor candidates might be useful.
When it is considered in terms of countries and world average in the world, it is seen that almos... more When it is considered in terms of countries and world average in the world, it is seen that almost half of the world's population is female. Although the number of men and women is very close to each other, it is seen that women are in a lesser number than men in managerial positions. In this respect, it is important to examine the problems that women managers face while they are rising in their career steps. In addition, learning how women managers are trying to deal with these problems can lead to both men and women in work and career life. Glass ceiling syndrome is defined as the prevention of women's rise and development in working life. Therefore, it is a fact that glass ceiling syndrome may be in both eastern and western societies and women face difficulties in their careers, unlike men. The aim of this study is to investigate how women managers try to deal with glass ceiling syndrome. The research is based on a phenomenological from qualitative research approaches. Participants of the study were determined by criterion sampling from purposeful sampling methods. These criteria are to be female managers, to think that they are discriminated against and to deal with discrimination. Participants consisted of 9 female managers aged 25-38. A semi-structured interview form was used to collect the data. The data were analyzed using the content analysis method using the computer aided qualitative data analysis program (NVivo11). In this study, multiple data sources such as written field notes, evaluation of the open-ended questionnaire, mutual evaluations and conceptual framework of the concept of glass ceiling were used to ensure validity and reliability. According to the results of content analysis, it is seen that there is a negative point of view of society at the beginning of the situation which prevents women managers from increasing their career. The results of the research reveal that female managers are seeking education, psychological support and trying to develop themselves in order to cope with glass ceiling syndrome. Based on the results of the research, several suggestions were made to women managers, researchers and policy makers. Keywords: Glass ceiling syndrome, Women managers, Psychological support, Career.
ABSTRACT
The economic and social contexts in which organizations operate have increased their dem... more ABSTRACT The economic and social contexts in which organizations operate have increased their demands for compliance due to the impact of globalization and rapid changes in technology, and the labor market has changed dramatically in recent years. One of the things that allows the individual to cope with unpredictable, unstable and more flexible employment relationships is employability. Perceived employability is defined as the capacity to realize its potential by acting in a self-sufficient manner through sustainable employment in the labor market. The perceived future employability of the person refers to the future representation of career self. The aim of this study is to examine the autobiographical perceptions of university students with low and high perceived employability in their future careers. The research is based on a phenomenological from qualitative research approaches. Participants of the study were determined by criterion sampling from purposeful sampling methods. In this study, it was taken into consideration that 78 students who were ranked from highest to lowest and 27% in upper and lower sections were taken into consideration according to the scores obtained from Turkish version of Perceived Future Employability Scale. The study group consisted of the majority of women and the average age of the participants was 20.71. The data were obtained by using the Turkish form of the Perceived Future Employability Scale and data collection tools named Future Career Autobiography. The descriptive analysis of the quantitative data obtained from the research was coded by SPSS 25 package program and the qualitative data were coded by the researchers in the computer environment. In order to ensure validity and reliability in this research, the encoded articles were coded in accordance with the general themes presented in the theoretical infrastructure, multiple data sources such as mutual evaluation after coding were used and compliance with the main themes and sub-themes of the perceptions of qualitative data and the perceptions of future career autobiographies has been continuously checked throughout the study. According to the results of content analysis, it can be said that individuals with higher perceptions about their future employability (upper group) aim to achieve more success and report less job security. Similarly, individuals with lower perceptions of their future employability (low group) are more likely to have an opinion on job security than their counterparts and focus on less success. The results of the study reveal that perceptions about future employability are effective in autobiographical perspectives on the future careers of individuals. Various suggestions were made to the researchers from the research results. Keywords: Perceived future employability, Future career autobiography, Career counseling.
1. Uluslararası Eğitimde Yeni Arayışlar Kongresi, 2018
Amaç
Cinsel mitler, bireylerin kulaktan dolma bilgileri birbirine aktarmasıyla yayılan, toplumun
... more Amaç Cinsel mitler, bireylerin kulaktan dolma bilgileri birbirine aktarmasıyla yayılan, toplumun hayal gücüyle şekillenen çoğu zaman abartılı ve bilimsel değeri bulunmayan yanlış inanışlardır. Bu araştırmada temel amaç, yükseköğrenim görmüş bireylerin aşka ilişkin tutumları ile cinsel mitleri arasındaki ilişkinin incelenmesidir. Yöntem Çalışma çevrimiçi olarak yayınlanmış ve gönüllü olan 195 kişi çalışmaya katılmıştır. Araştırma verileri araştırmacı tarafından hazırlanan demografik bilgi formu, Aşka İlişkin Tutumlar Ölçeği: Kısa Form (Love Attitude Scale: Short Form-LAS) ve Cinsel Mitler Ölçeği ile toplanmıştır. Verilerin istatistiksel değerlendirmesi bilgisayar ortamında SPSS 25.00 paket programı ile frekans, yüzde değerleri, Pearson Çarpım Moment korelasyon katsayısı ve ttesti kullanılarak yapılmıştır. Bulgular Araştırma bulguları incelendiğinde tutkulu aşk ile cinsel mitler arasında anlamlı bir farklılık bulunmazken arkadaşça aşk ile cinsel yönelim alt boyutu ve cinsel mitler toplamı arasında negatif yönde anlamlı (p<.05) bir ilişki; oyun gibi aşk ile toplumsal cinsiyet, cinsel davranış, cinsel şiddet, cinsel ilişki ve cinsel mitler toplamı arasında negatif yönde anlamlı (p<.05) bir ilişki bulunmuştur. Cinsiyet değişkenine göre uygulanan bağımsız gruplar t-testi sonucunda kadın ve erkekler arasında tutkulu aşkın farklılaşmadığı ancak diğer aşk türleri ve cinsel mitler arasında anlamlı bir farklılık olduğu (p<.001); yaş değişkenine göre uygulanan bağımsız gruplar t-testi sonucunda genç yetişkinler (18-25 yaş) ile yetişkinlerin (26-50 yaş) aşka ilişkin tutumları farklılaşmazken, cinsel mit düzeylerinde anlamlı bir farklılık (p=.034) olduğu; medeni durum değişkenine göre uygulanan bağımsız gruplar t-testi sonucunda evli ve bekâr bireylerin aşka ilişkin tutumları ile cinsel mitlerinin farklılaşmadığı gözlenmiştir. Tartışma ve Sonuç Araştırma sonucunda arkadaşça aşk ve oyun gibi aşk ile cinsel mitler arasında negatif yönde anlamlı (p<.05) bir ilişki bulunduğu, erkeklerin kadınlara göre cinsel mitlere daha fazla sahip olduğu (Erkek Ort. =75, Kadın Ort. =54; ölçekten alınabilecek minimum puan 28, maksimum puan 140), genç yetişkinlerin cinsel mit puanlarının yetişkinlerine göre daha az olduğu (18- 25 yaş =57, 26-50 yaş=64), evlilik durumuna göre cinsel mit puanlarının farklılaşmadığı görülmektedir. Araştırma sonuçlarında görüldüğü üzere toplumda eğitimli grup olarak tanımlanan yükseköğrenim görmüş bireylerin dahi cinsel mitlere sahip olabileceği göz önüne alındığında cinsel eğitim konusunun bu grupta da ihtiyaç olduğu söylenebilir.
1st International Congress On Social Sciences-Humanities And Education (SBEBK), 2017
Giriş: Psikolojik danışma, bireylerin kişisel, sosyal, eğitimsel, mesleki alanlarda amaçlarını be... more Giriş: Psikolojik danışma, bireylerin kişisel, sosyal, eğitimsel, mesleki alanlarda amaçlarını belirleme, karar verme, var olan problemlerini çözme, karşılaştıkları sıkıntılarla sağlıklı başa çıkma vb. konularda danışanın kişilik haklarına saygılı, güvene ve gizliliğe dayalı profesyonel bir yardım sürecidir. Birçok psikolojik danışman adayının aynı eğitimi almalarına rağmen, aynı düzeyde etkili olamadıkları bilinmektedir. Bu durum psikolojik danışman eğitimi programlarının, yalnızca psikolojik danışma becerileri, psikolojik danışma kuramları vb. konulara odaklanmasının yeterli olmadığını açık bir şekilde ortaya koymaktadır (Cormier ve Nurious, 2003). Bu yüzden psikolojik danışmanların eksik olduğu konularda mesleki gelişimlerinin desteklenmesi önemli bir durum olarak görülmektedir. İnsanlar grup içinde doğar, büyür, yaşar ve gelişir. Birey grup içinde hem etkilenir hem de gruptaki üyeleri etkiler, grup üyelerinden yardım alır, grup üyelerine yardımcı olur. Grupla psikolojik danışma, kişiler arası ilişkilerin geliştirilmesini hedefleyen üyelerin duygu, değer ve tutumlarının üzerinde durulduğu, ayrıca her bir üyenin davranışsal amacının gerçekleştirilmesinin sağlanmaya çabalandığı, bu alanda yetişen bir psikolojik danışman tarafından yürütülen profesyonel terapötik bir yardım etme sürecidir (Voltan- Acar, 1993). Ayrıca psikolojik danışma grupları üyelerin yeni yaşam deneyimi ve becerileri kazanmasına da yardımcı olmaktadır (Güçray, Çekici ve Çolakkadıoğlu, 2009). Amaç: Bu araştırmanın amacı, grupla psikolojik danışma laboratuvarı eğitim programının okullarda rehber öğretmen olarak çalışan psikolojik danışmanların danışma becerilerine etkisini incelemektir. Bu araştırma sonucunda eğitime katılan psikolojik danışmanların danışma becerilerinde anlamlı bir artış olması beklenirken, kontrol grubunda anlamlı bir artış veya azalış olması beklenilmemektedir. Kapsam: Grupla psikolojik danışma eğitimine katılacak kişileri belirlemek için Güneydoğu Anadolu Bölgesinde bir ilin ilçesinde çalışan psikolojik danışmanlara duyuru yapılarak gönüllü olan 22 psikolojik danışman (deney grubu=11, kontrol grubu= 11) çalışmaya alınmıştır. Sınırlıklar: Deney grubuna uygulanan grupla psikolojik danışma beceri eğitimi programı 5 oturum ile sınırlıdır. Yöntem: Araştırmada 2x2’lik ( deney ve kontrol grubu x öntest-sontest) karışık desen kullanılmıştır. Öncelikle hem deney hem de kontrol grubuna öntest olarak “Danışma Becerileri Ölçeği” ( Gençdoğan ve Özpolat, 2007) uygulandı. Danışma Becerileri Ölçeği, temel terapötik iletişim becerileri, analitik beceriler, zor danışanlar ve sosyokültürel farklılıklar, danışma sürecinde nötr olabilme ve danışma sürecini yönetebilme becerilerini 276 kapsamaktadır. Daha sonra deney grubuna beş haftalık ( toplam 30 saat) grupla psikolojik danışma eğitim programı uygulanırken kontrol grubuna herhangi bir uygulama yapılmamıştır. En sonunda hem deney hem de kontrol grubuna sontest olarak “Danışma Becerileri Ölçeği” uygulandı. Bulgular: Verilerin analizinde, deney ve kontrol grubunun ön test puanları arasındaki eşitliği, son test puanları arasındaki farklılığı görebilmek için Mann- Whitney U Testi uygulandı. Mann- Whitney U Testi sonucunda; deney ve kontrol grubunun ön test sonuçları arasında anlamlı bir farklılık olmadığı (p=,278), deney ve kontrol grubunun son test sonuçları arasından anlamlı bir farklılık olduğu (p=,009) gözlenmiştir. Eğitim programı sonunda deney grubunun puan ortalamaları artarken kontrol grubunun puan ortalamalarının düştüğü görülmektedir. Ayrıca deney ve kontrol grubunun ön test-son test puanları arasındaki farkı bulabilmek için Wilcoxon İşaretli Sıralar Testi uygulandı. Uygulanan Wilcoxon İşaretli Sıralar Testi sonucunda; deney grubundaki psikolojik danışmanların çalışma öncesi ve sonrasında danışma becerisine ilişkin aldıkları puanlar arasında anlamlı bir farklılık bulunurken (z=- 2,402; p< 0,05), kontrol grubundaki psikolojik danışmanların çalışma öncesi ve sonrasında danışma becerisine ilişkin aldıkları puanlar arasında anlamlı bir farklılık bulunmamıştır (z=-,140; p>0,05). Sonuç: Bu sonuçlara göre grupla psikolojik danışma eğitimi laboratuvarı programının psikolojik danışmanların danışma becerileri üzerinde etkili olduğu ve deney grubundaki psikolojik danışmanların danışma beceri yetkinliklerinde artış olduğu görülmüştür. Bu sonuçlar doğrultusunda Milli Eğitim Bakanlığı bünyesinde rehber öğretmen olarak çalışan psikolojik danışmanların danışma becerilerinin geliştirilmesi için grupla psikolojik danışma temelli hizmetiçi eğitim çalışmalarının yapılması yararlı olacaktır. Bu tür eğitimler sayesinde dolaylı olarak öğrenciler okullarda daha nitelikli bir psikolojik destek alma imkânı bulacaklardır.
1. Uluslararası Sosyal Beşeri ve Eğitim Bilimleri Kongresi, 2017
Giriş: Toplumsal hayatta birbirleriyle sürekli olarak etkileşim halinde olan bireyler, zaman zama... more Giriş: Toplumsal hayatta birbirleriyle sürekli olarak etkileşim halinde olan bireyler, zaman zaman yaşadıkları anlaşmazlıklar sonucunda çatışma yaşayabilmekte ve yaşadıkları çatışmalarda zarar gördükleri iddiasıyla haksızlığa uğradıklarını düşünmektedirler. Bununla birlikte bazı bireyler haksızlığa uğramalarına rağmen kendilerine haksızlık yapan kişilere karşı affedici davranışlar sergileyip onlarla ilişkilerini yeniden düzenleyebilmektedir. Affetme, suçlu kişiye karşı olumsuz duygulanımlarımızı ve yargılarımızı inkâr etmek değil, suçlu kişiye merhamet, iyilik ve sevgiyle yaklaşma olarak tanımlanmaktadır. Dolayısıyla affedici davranışlar sergileyen bireylerin davranışlarının temelinde sahip oldukları ahlaki değerlerin olduğu söylenebilir. Ahlaki değerler, bireylerin erdemli ve doğru davranış edinme yeteneğini geliştirirken aynı zamanda bireyin ahlaki duygu, düşünce, yargı tutum ve davranış bakımından yetkin ve zirvede olma durumu olarak ifade edilen ahlaki olgunluğun önemli unsurlarıdır. Bu nedenle ahlaki olgunluğu yüksek bireylerin başkalarını affetme davranışı göstermesi beklenmektedir. Bu bireylerin olduğu bir toplumda barışçıl bir ortam oluşacağı, daha az problem yaşanacağı ve yaşanılan problemlere daha affedici yaklaşılacağı kabul görmektedir. Bu bağlamda üniversite öğrencilerinin ahlaki olgunlukları ile affetme düzeyleri arasındaki ilişkinin incelenmesi bu konuda yapılacak çalışmalara bir yol haritası oluşturacaktır. Amaç: Bu araştırma, üniversite öğrencilerinin ahlaki olgunlukları ile affetme düzeyleri arasındaki ilişkinin incelenmesi amacıyla yapılmıştır. Kapsam: Araştırmanın çalışma grubunu 2015-2016 öğretim yılı Bingöl Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi, İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi, İlahiyat Fakültesi, Mühendislik-Mimarlık Fakültesi ve Ziraat Fakültesinde öğrenim görmekte olan öğrenciler oluşturmaktadır. Sınırlıklar: Bu araştırma Bingöl Üniversitesinde 2015-2016 öğretim yılında örgün öğretime devam eden lisans öğrencileri ve üniversite öğrencilerinin ölçme araçlarına verdikleri cevaplar ile sınırlandırılmıştır. Yöntem: Bu araştırma, ilişkisel tarama modelinin kullanıldığı betimsel bir çalışmadır. Araştırmada tüm bireylerin örnekleme seçilme şansının eşit olduğu basit tesadüfi örnekleme yöntemi kullanılmıştır. Örneklem 2015-2016 öğretim yılı Bingöl Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi, İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi, İlahiyat Fakültesi, Mühendislik-Mimarlık Fakültesi ve Ziraat Fakültesinde öğrenim görmekte olan 242 kadın, 208 erkek öğrencinin oluşturduğu toplam 450 öğrenciden oluşmaktadır. Araştırmada veri toplama aracı olarak Şengün ve Kaya (2007) tarafından geliştirilip, Kaya ve Aydın (2011) tarafından 272 üniversite örneklemine uyarlanan ‘‘Ahlaki Olgunluk Ölçeği’’, Thompson ve meslektaşları (2005) tarafından geliştirilen ve Bugay, Demir ve Develi (2012) tarafından Türkçeye uyarlanan ‘Heartland Affetme Ölçeği’ ile araştırmacı tarafından hazırlanan kişisel bilgi formu uygulanmıştır. Araştırmada elde edilen veriler ‘IBM SPSS Statistics 22’ paket programı ile analiz edilmiş, güvenirlik ve geçerlik sağlanmıştır. Verilerin analizinde Pearson Moment Çarpım Korelasyon analizi ve Basit Doğrusal Regresyon analizi yapılmıştır. Bulgular: Katılımcıların yaş ortalamalarının 22.28 olduğu, büyük çoğunluğunun özel ev ve kamu-özel yurtlarda barındığı, aile aylık gelirlerinin 500 TL-1500TL arası olduğu, anne eğitim durumlarının okuryazar değil ve ilkokul olduğu, baba eğitim durumlarının ilkokul ve lise düzeyinde olduğu bulunmuştur. Çalışma sonucunda, üniversite öğrencilerinin ahlaki olgunlukları ile affetme düzeyleri arasındaki ilişkiyi belirlemek üzere yapılan Pearson Moment Çarpım Korelasyon analizi sonucunda; ahlaki olgunluk ile affetme arasında pozitif yönde anlamlı (r=.59, p<.01) bir ilişki bulunmuştur. Korelasyon testinde elde edilen sonuç çalışmanın amacı doğrultusunda regresyon testinin yapılmasının uygunluğunu doğrulamıştır. Ahlaki olgunluğun affetme davranışını yordama gücünü bulmak amacıyla Basit Doğrusal Regresyon analizi yapılmıştır. Yapılan analiz sonucuna göre ahlaki olgunluk, affetmedeki varyansın %35’ini açıklamaktadır (R2 = .348). Sonuç: Standardize edilmiş (β) katsayısı (β = .59) ve t değerleri (t = 15.45, p<.001) incelendiğinde ahlaki olgunluğun affetmenin anlamlı bir yordayıcısı olduğu söylenebilir [F(1,448) = 238.65, p<.001]. Ahlaki olgunluğun affetme davranışına pozitif yönde katkı sağladığı görülmektedir.
20. Uluslararası Psikolojik Danışma ve Rehberlik Kongresi, 2018
Amaç: Kariyer uyum yeteneği, iş ve çalışma koşullarındaki değişikliklerden kaynaklı öngörülebilir... more Amaç: Kariyer uyum yeteneği, iş ve çalışma koşullarındaki değişikliklerden kaynaklı öngörülebilir ve öngörülmeyen görevlerle başa çıkmadır. Yaşam amaçları ise bireyin istediklerinin bilişsel temsilleri olan ve bilinçli bir şekilde elde etme isteğinde olduğu faktörlerdir. Birey, davranışlarının enerji kaynağı olan yaşam amaçlarıyla ilişkili aktivitelere yaklaşırken amaçlarıyla ilişkili olmayan aktivitelerden uzaklaşmaktadır. Bu nedenle bireyin kariyeri ile ilgili olan yaşam amaçları ile kariyer uyum yetenekleri arasında bir ilişkiden söz edilebilir. Düşünce ve davranışları etkileyen, eylemleri devam ettiren ve duygusal bir değişken olan umudun ise davranışsal yönden kariyer uyum yetenekleri ile düşünsel yönden yaşam amaçlarıyla ilişkili olabileceği söylenebilir. Bu açıdan bakıldığında umudun her iki değişkenle de ilişkili olabileceği ve anılan değişkenler arasında aracı role sahip olabileceği söylenebilir. Yöntem: Nicel araştırma yöntemlerinden ilişkisel tarama modelinin kullanıldığı araştırma, lise öğrencileri üzerinde gerçekleştirilmiştir. Çalışma grubu Güneydoğu Anadolu Bölgesinde yer alan bir ildeki 353 lise öğrencisinden (195 kız, 158 erkek) oluşmaktadır. Araştırmada; Savickas ve Porfeli (2012) tarafından geliştirilen ve Büyükgöze-Kavas (2014) tarafından Türkçeye uyarlanan Kariyer Uyum Yetenekleri Ölçeği, Eryılmaz (2010) tarafından geliştirilen Ergenler İçin Yaşam Amaçları Belirleme Ölçeği, Snyder ve diğerleri (1991) tarafından geliştirilen ve Tarhan ve Bacanlı (2015) tarafından Türkçeye uyarlanan Sürekli Umut Ölçeği kullanılmıştır. Demografik bilgilerin elde edilmesi için araştırmacılar tarafından oluşturulan kişisel bilgi formu kullanılmıştır. Verilerin toplanmasında basit tesadüfi örnekleme yöntemi kullanılmıştır. Elde edilen verilerin analizinde IBM SPSS 25 ve AMOS paket programları kullanılmıştır. Verilerin analizinde betimsel istatistikler hesaplanmış, korelasyon analizi yapılmış ve yapısal eşitlik modellemesinden yol analizi tekniği ile birlikte Sobel testi gerçekleştirilmiştir. Bulgular: Yapılan korelasyon analizi sonucunda kariyer amaçları (r= .42, p< .001), beden-duyum amaçları (r= .26, p< .001) ve umut (r= .65, p< .001) ile kariyer uyum yetenekleri arasında pozitif ve anlamlı ilişkiler bulunmuştur. Kariyer uyum yeteneklerinin yordanmasına ilişkin yapılan birinci yol analizi sonucunda kariyer ve beden-duyum amaçlarının kariyer uyum yeteneklerini pozitif ve anlamlı yordadığı görülmüştür (R2= .29, p< .001). Modele katkısı en fazla olan değişken kariyer amaçlarıdır (β= .47, p< .001). Yapılan ikinci yol analizinde, analize aracı değişken olarak umut dahil edilmiştir. Oluşturulan son modelde kariyer ve beden-duyum amaçları ile umudun kariyer uyum yeteneklerinin %62’sini açıkladığı bulunmuştur. Son modelde ise kariyer uyum yeteneklerinin yordanmasına en fazla katkıyı sunan değişkenin umut olduğu görülmüştür (β= .64, p< .001). Analize umudun dahil edilmesiyle kariyer (.47’den .24’e) ve beden-duyum amaçlarının (.26’dan .14’e) yordama katsayılarının düştüğü ve anlamlılığını yitirmediği görülmüştür. Yapılan Sobel testi sonucuna göre umudun kariyer (z= 6.11, Sh= .05, p< .001) ve beden-duyum (z= 3.69, Sh= .04, p< .001) amaçları ile kariyer uyum yetenekleri arasında kısmî aracı role sahip olduğu bulunmuştur. Sonuç: Lise öğrencilerinin kariyer uyum yetenekleri üzerinde kariyer ve beden-duyum amaçları ile umudun önemli role sahip olduğu görülmüştür. Bireyin kariyerinde karşılaşabileceği güçlüklerle başa çıkabilmesinde ve kariyer görevlerini yerine getirebilmesinde kariyer ve spor, sanat gibi etkinlik alanlarında amaçlara sahip olmasının ve bununla birlikte geleceğe ait umudunun olmasının etkili olacağı söylenebilir.
20th International Psychological Counseling and Guidance Congress , 2018
Problem: The career adaptabilities is coping with predictable and unpredictable tasks stemming fr... more Problem: The career adaptabilities is coping with predictable and unpredictable tasks stemming from changes in job and working conditions. Life goals are the factor that cognitive representations of what the individual wants and individual wants to achieve consciously. The individual moves away from activities that are not related to their goals while their behavior approaches the activities associated with the life goals that are the source of energy. For this reason, it can be said that life goals related to an individual’s career are related to their career adaptabilities. It can be argued that hope, which affects thoughts and behaviors, and continues the actions and is an emotional variable, may be related to career adaptabilities in the behavioral direction and life goals in the intellectual direction. From this point of view, it can be said that hope may be related to life goals and career adaptabilities. In addition, it can be said that hope can have mediation role in among the mentioned variables. Method: In the research, relational screening model was used as the quantitative research methods.The study was conducted on 353 high school students (195 females, 158 males) located in the Southeastern Anatolia Region of Turkey. In the study, Career Adapt-Abilities Scale developed by Savickas and Porfeli (2012) and adapted to Turkish by Büyükgöze-Kavas (2014), Life Goals Determination Scale for Adolescents developed by Eryılmaz (2010) and Dispositional Hope Scale developed by Snyder et al. (1991) and adapted to Turkish by Tarhan and Bacanlı (2015) was used. A simple random sampling method was used to collect the data. IBM SPSS 25 and AMOS 22 package program was used for the analysis of the data. Descriptive statistics were calculated and Sobel test was done with correlation and path analysis (structural equation modeling). Findings: As a result of the correlation analysis, positive and significant relationships were found between career adaptabilities with career goals (r=.42, p<.001), body-sense goals (r=.26, p<.001) and hope (r=.65, p<.001). As a result of the first path analysis on the prediction of career adaptabilities, it was seen that career and body-sense goals positively and significantly predicted career adaptabilities (R2=.29, p<.001). In the second path analysis, hope was included as a mediation variable. In the last created model, it was found that career, body-sense goals and hope were explained 62% of career adaptabilities. The inclusion of the hope in analysis has reduced the predictive coefficients for career and body-sense goals. But the predictability has not lost its meaning. According to the result of the Sobel test, it was found that hope there is a partial mediator role between career adaptabilities with career and body-sense goals. Results: It has been seen that career, body-sense goals and hope have an important role to play on high school students’ career adaptabilities. It can be said that having a goals in the career, fields of activity such as sports, arts and hopes for the future it can be effective when the individual can cope with the difficulties she/he can in his career and fulfill her/his career duties.
20. Uluslararası Psikolojik Danışma ve Rehberlik Kongresi, 2018
Amaç: Son yıllardaki sosyo-ekonomik değişiklikler, istikrarsızlık ve iş güvensizliği, ergenlerde ... more Amaç: Son yıllardaki sosyo-ekonomik değişiklikler, istikrarsızlık ve iş güvensizliği, ergenlerde geleceğe yönelik olumsuz beklentilerin oluşmasına neden oluyor. Bunları dikkate alan yaşam tasarımı yaklaşımı ergenlerin kendilerini geleceğe ve kariyer planlamasına olumlu bir şekilde yansıtabilmeleri için umut, iyimserlik ve düşük kötümserlik gibi geleceğe dair olumlu yapılara dikkat çeker. Bu çalışmanın amacı, Ginevra ve arkadaşları (2016) tarafından lise öğrencilerinin kariyer planlamalarında geleceğe yönelik olumlu eğilimlerini (umut, iyimserlik ve düşük kötümserlik) ölçmek amacıyla geliştirilen Gelecek Vizyonları Ölçeğininin (GVÖ) Türkçe formunun geçerlik ve güvenirlik çalışmalarını yapmaktır. Yöntem: Gerekli izinler mail yoluyla alındıktan sonra ölçek maddeleri, iki İngilizce öğretmeni ve psikolojik danışma ve rehberlik alanında çalışan üç uzman tarafından Türkçeye çevrilmiştir. Türkçeye çevirilen ölçek maddeleri psikolojik danışma ve rehberlik alanında çalışan ve İngilizceye hakim üç öğretim üyesine incelettirilmiştir. Böylece Türkçe ölçeğin uygulama formuna son hali verilmiştir. Araştırmanın çalışma grubu 586 (319 kız, 267 erkek) lise öğrencisinden oluşmaktadır. Ölçeğin faktör yapısını incelemek için 330 öğrenci, test-tekrar test güvenirlik analizi için 98 öğrenci, uyum geçerliğini incelemek için de 158 öğrenci çalışmaya katılmıştır. Ölçeğin dilsel eşdeğerliğini incelemek için ise çalışmaya 15 İngilizce öğretmeni katılmıştır. Araştırmada öğrencilerin cinsiyet, yaş, sınıf ve ailenin algılanan sosyo-ekonomik durumuna ilişkin soruların yer aldığı demografik bilgi formu ile Türkçeye uyarlaması yapılan Gelecek Vizyonları Ölçeği, Diener ve arkadaşları (1985) tarafından geliştirilen ve Köker (1991) tarafından Türkçeye uyarlanan Yaşam Doyumu Ölçeği ve Savickas ve Porfeli (2012) tarafından geliştirilen ve Büyükgöze-Kavas (2014) tarafından Türkçeye uyarlanan Kariyer Uyum Yetenekleri Ölçeği kullanılmıştır. Uyarlama çalışması kapsamında ölçüt bağıntılı geçerlik, madde analizi, test-tekrar test güvenirliği, dilsel eş değerliği, iç tutarlığı ve yapı geçerliği incelenmiştir. Analizlerin yapılmasında SPSS 25 ve AMOS 22 istatistik paket programları kullanılmıştır. Bulgular: Yapılan doğrulayıcı faktör analizi sonucunda ölçeğin Türkçe formunun orijinal ölçekteki yapıda olduğu ve bu yapının kabul edilebilir uyum iyiliği indekslerine sahip olduğu görülmüştür (χ2= 278.20, sd= 132, χ2/sd= 2.11, RMSEA= .06, CFI= .91, GFI= .92, TLI= .90). Ölçeğin toplam puanına ilişkin Cronbach Alpha iç tutarlık katsayısı .81 olarak hesaplanmıştır. Ölçeğin alt boyutlarına ilişkin hesaplanan Cronbach Alfa iç tutarlık katsayısı İyimserlik alt boyutu için .72, Kötümserlik alt boyutu için .70 ve Umut alt boyutu için .84 olarak bulunmuştur. Ölçeğin dilsel eş değerliğini belirlemek için yapılan İngilizce ve Türkçe formlar arasındaki korelasyon analizi sonucunda formlar arasında yüksek düzeyde ve pozitif anlamlı ilişki olduğu görülmüştür (r= .81, p< .001). Ölçeğin madde-toplam korelasyonlarının .39 ile .67 arasında değiştiği bulunmuştur. Test-tekrar test uygulanması sonucunda toplam ölçek puanları arasında elde edilen korelasyonun yüksek düzeyde ve anlamlı olduğu bulunmuştur (r= .81, p< .001). Ayrıca Gelecek Vizyonları ölçeği ile Yaşam Doyumu Ölçeği arasında pozitif ve orta düzeyde (r= .47, p< .001) bir ilişki, Gelecek Vizyonları ölçeği ile Kariyer Uyum Yetenekleri Ölçeği (r= .69, p< .001) arasında pozitif ve yüksek bir ilişki olduğu görülmüştür. Sonuç: Çalışmadan elde edilen bulgulara dayanarak GVÖ’nün Türkçe formunun lise öğrencilerinin kariyer planlamalarında geleceğe yönelik olumlu eğilimlerini ölçmek amacıyla kullanılabilecek geçerli ve güvenilir bir ölçme aracı olduğu söylenebilir.
Amaç: Son yıllardaki sosyo-ekonomik değişiklikler, istikrarsızlık ve iş güvensizliği, ergenlerde ... more Amaç: Son yıllardaki sosyo-ekonomik değişiklikler, istikrarsızlık ve iş güvensizliği, ergenlerde geleceğe yönelik olumsuz beklentilerin oluşmasına neden oluyor. Bunları dikkate alan yaşam tasarımı yaklaşımı ergenlerin kendilerini geleceğe ve kariyer planlamasına olumlu bir şekilde yansıtabilmeleri için umut, iyimserlik ve düşük kötümserlik gibi geleceğe dair olumlu yapılara dikkat çeker. Bu çalışmanın amacı, Ginevra ve arkadaşları (2016) tarafından lise öğrencilerinin kariyer planlamalarında geleceğe yönelik olumlu eğilimlerini (umut, iyimserlik ve düşük kötümserlik) ölçmek amacıyla geliştirilen Gelecek Vizyonları Ölçeğininin (GVÖ) Türkçe formunun geçerlik ve güvenirlik çalışmalarını yapmaktır. Yöntem: Gerekli izinler mail yoluyla alındıktan sonra ölçek maddeleri, iki İngilizce öğretmeni ve psikolojik danışma ve rehberlik alanında çalışan üç uzman tarafından Türkçeye çevrilmiştir. Türkçeye çevirilen ölçek maddeleri psikolojik danışma ve rehberlik alanında çalışan ve İngilizceye hakim üç öğretim üyesine incelettirilmiştir. Böylece Türkçe ölçeğin uygulama formuna son hali verilmiştir. Araştırmanın çalışma grubu 586 (319 kız, 267 erkek) lise öğrencisinden oluşmaktadır. Ölçeğin faktör yapısını incelemek için 330 öğrenci, test-tekrar test güvenirlik analizi için 98 öğrenci, uyum geçerliğini incelemek için de 158 öğrenci çalışmaya katılmıştır. Ölçeğin dilsel eşdeğerliğini incelemek için ise çalışmaya 15 İngilizce öğretmeni katılmıştır. Araştırmada öğrencilerin cinsiyet, yaş, sınıf ve ailenin algılanan sosyo-ekonomik durumuna ilişkin soruların yer aldığı demografik bilgi formu ile Türkçeye uyarlaması yapılan Gelecek Vizyonları Ölçeği, Diener ve arkadaşları (1985) tarafından geliştirilen ve Köker (1991) tarafından Türkçeye uyarlanan Yaşam Doyumu Ölçeği ve Savickas ve Porfeli (2012) tarafından geliştirilen ve Büyükgöze-Kavas (2014) tarafından Türkçeye uyarlanan Kariyer Uyum Yetenekleri Ölçeği kullanılmıştır. Uyarlama çalışması kapsamında ölçüt bağıntılı geçerlik, madde analizi, test-tekrar test güvenirliği, dilsel eş değerliği, iç tutarlığı ve yapı geçerliği incelenmiştir. Analizlerin yapılmasında SPSS 25 ve AMOS 22 istatistik paket programları kullanılmıştır. Bulgular: Yapılan doğrulayıcı faktör analizi sonucunda ölçeğin Türkçe formunun orijinal ölçekteki yapıda olduğu ve bu yapının kabul edilebilir uyum iyiliği indekslerine sahip olduğu görülmüştür (χ2= 278.20, sd= 132, χ2/sd= 2.11, RMSEA= .06, CFI= .91, GFI= .92, TLI= .90). Ölçeğin toplam puanına ilişkin Cronbach Alpha iç tutarlık katsayısı .81 olarak hesaplanmıştır. Ölçeğin alt boyutlarına ilişkin hesaplanan Cronbach Alfa iç tutarlık katsayısı İyimserlik alt boyutu için .72, Kötümserlik alt boyutu için .70 ve Umut alt boyutu için .84 olarak bulunmuştur. Ölçeğin dilsel eş değerliğini belirlemek için yapılan İngilizce ve Türkçe formlar arasındaki korelasyon analizi sonucunda formlar arasında yüksek düzeyde ve pozitif anlamlı ilişki olduğu görülmüştür (r= .81, p< .001). Ölçeğin madde-toplam korelasyonlarının .39 ile .67 arasında değiştiği bulunmuştur. Test-tekrar test uygulanması sonucunda toplam ölçek puanları arasında elde edilen korelasyonun yüksek düzeyde ve anlamlı olduğu bulunmuştur (r= .81, p< .001). Ayrıca Gelecek Vizyonları ölçeği ile Yaşam Doyumu Ölçeği arasında pozitif ve orta düzeyde (r= .47, p< .001) bir ilişki, Gelecek Vizyonları ölçeği ile Kariyer Uyum Yetenekleri Ölçeği (r= .69, p< .001) arasında pozitif ve yüksek bir ilişki olduğu görülmüştür. Sonuç: Çalışmadan elde edilen bulgulara dayanarak GVÖ’nün Türkçe formunun lise öğrencilerinin kariyer planlamalarında geleceğe yönelik olumlu eğilimlerini ölçmek amacıyla kullanılabilecek geçerli ve güvenilir bir ölçme aracı olduğu söylenebilir.
Günlük hayatın kaçınılmaz durumlarından olan çatışma; ihtiyaç, istek ve güdülerimizin
uyuşmaması ... more Günlük hayatın kaçınılmaz durumlarından olan çatışma; ihtiyaç, istek ve güdülerimizin uyuşmaması sonucunda oluşur. Okullarda uygulanan çatışma çözme programlarının amacı öğrencilere yapıcı çatışma çözme stratejileri için gerekli bilgi ve beceriyi kazandırmaktır. Bu çalışmadaki temel amaç, ilkokul 4. sınıfa devam eden ve çatışma çözme beceri düzeyleri akranlarına göre düşük olan öğrencilerin çatışma çözme beceri düzeylerini arttırmaktır. Öncelikle “Çatışma Senaryosu Yazılı Ölçeği (Erkan ve Kaya, 2012)” 88 4. sınıf öğrencis ine uygulandı. Ölçek puanları akranlarına göre ortalamanın altında olan öğrenciler ile görüşüldükten sonra velileriyle de görüşülerek velilerden öğrencilerin çalışmaya katılmaları için yazılı izin alınmıştır. Gönüllü olan 11 öğrenci deney, 12 öğrenci de ko ntrol grubuna alındı. 8 oturumluk (her oturum 40 dakika) eğitim programı uygulandı. Uygulama sonunda sontest, eğitim bittikten 10 hafta sonra da eğitimin kalıcılığını sınamak için deney grubundaki öğrencilere izleme testi uygulandı. Eğitim programının etkililiğini belirlemek amacıyla uygulanan bağımsız grup t-testi sonucunda deney ve kontrol grubunun fark puanları ortalamaları arasında anlamlı bir fark bulunmuştur [t(21)= 3.594, p= .002]. Çatışma çözme grup rehberliği eğitimi alan öğrencilerin çatışma çözme öntest ve sontest puanları fark ortalamasının ( = 4.0000), çatışma çözme grup rehberliği almayan öğrencilerinkinden ( = .5833) daha yüksek olduğu görülmüştür. Bu bulgulara göre çatışma çözme grup rehberliği programının öğrencilerin çatışma çözme beceri düzeylerini artırmada etkili olduğu anlaşılmaktadır. Ayrıca deney grubundaki öğrencilerin sontest ve izleme testi puanlarının farklılaşıp farklılaşmadığını belirlemek üzere yapılan bağımlı gruplar t-testi sonuçlarına göre sontest puan ortalaması 14.73, izleme testi puan ortalaması 15.82’dir. Testlerin puan ortalamaları farkı -1.604, p değeri .140 olarak bulunmuştur. Bu durum, izleme testinde puanların ortalamasının yükseldiğini ancak anlamlı bir farklılık yaratmadığını göstermiştir. Çalışmanın sonuçlarına dayanarak 8 oturumluk çatışma çözme grup rehberliği programının, öğrencilerin çatışma çözme stratejilerini olumlu yönde etkilediği ve izleme testi ile birlikte bu olumlu etkinin devam ettiği görülmektedir.
Kişinin diğer insanlarla karşılıklı ve sağlıklı ilişkiler kurabilmesi için sosyal beceriler gerek... more Kişinin diğer insanlarla karşılıklı ve sağlıklı ilişkiler kurabilmesi için sosyal beceriler gereklidir. Toplumsal bir varlık olan insan için gerekli olan bu becerilerin kişiler arası ilişkilerde önemli rol oynadığı söylenebilir. Sosyal beceri eğitiminde amaç, bireyin duygularının ve düşüncelerinin farkında olmasını ve pozitif sosyal etkileşime olanak veren türden davranışlar geliştirmesini sağlamaktır (Uzamaz, 2000). Okul temelli hazırlanan sosyal beceri programları ri sk davranışlarını azaltmakta ve dolayısıyla öğrencilerin sosyal becerilerinin artmasıyla birlikte akademik performansları da artmaktadır (Tagay, Baydan ve Acar, 2010). Sosyal beceri eğitimi programının ilkokul 4. sınıf öğrencilerinin sosyal beceri düzeylerine etkisinin incelenmesi amaçlanan bu araştırmada, ön -test, son-test ve kontrol gruplu deneysel model uygulanmıştır. 4. sınıfa devam eden 111 öğrenciye Sosyal Beceri Ölçeği (Kocayörük, 2000) uygulanmıştır. Uygulama sonucunda, ölçekten elde edilen gruba ai t ortalama puanın altında kalan en düşük puanlı 16 öğrenci (8‘i deney, 8’i kontrol) seçilmiştir. Araştırmaya seçilen öğrencilerin velilerinden öğrencilerin çalışmaya katılmaları için izin alınmıştır. Deney grubundaki öğrencilere model olması açısından ortalamanın üstünde puan alan iki öğrenci deney grubuna atanmıştır. Sosyal beceri eğitimi programı çeşitli kaynaklar referans alınarak ve belirlenen çalışma grubu nitelikleri göz önünde bulundurularak oluşturulmuştur. 8 oturum eğitim programı uygulanmış ve son-test yapılarak program sonlandırılmıştır. Eğitim bittikten 10 hafta sonra, eğitimi n kalıcılığını sınamak için deney grubundaki öğrencilere izleme testi uygulanmıştır. Eğitim programının etkililiğini belirlemek amacıyla karışık ölçümler için İki Faktörlü ANOVA analizi, deney grubundaki öğrencilerin son -test ve izleme testleri puanlarını karşılaştırmak için de ilişkili örneklemler t-testi yapılmıştır. Deney ve kontrol grubunda bulunan öğrencilerin sosyal beceri düzeylerinin eğitim öncesinden, eğitimin sonuna kadar anlamlı farklılık gösterdiği bulunmuştur [F(1, 14) = 9.736, p<.01]. Bu bulgu, sosyal beceri eğitim programına katılma ile katılmamanın sosyal beceri puanları üzerinde farklı etkilere sahip olduğunu göstermektedir. Diğer yandan, eğitime katılan ve katılmayan öğrencilerin ön-test, son-test puanları arasında anlamlı farklılık olduğu görülmektedir [F(1, 14) = 26.069, p<.01]. Bulgulara göre sosyal beceri eğitim programının öğrencilerin sosyal beceri düzeylerini artırmada etkili olduğu anlaşılmaktadır. Deney grubundaki öğrencilere uygulanan izleme testi sonucuna göre deney grubundaki öğrencilerin son-test sosyal beceri puanları ile izleme testi puanları arasında anlamlı bir farklılık olmadığı bulunmuştur [t(7)=1.69, p>.01]. Bu bulguya göre öğrencilere uygulanan sosyal beceri eğitim programının öğrencilerin sosyal beceri puanlarını artırdığını ve programın etkisinin uzun sürdüğü söylenebilir.
Son yıllarda sıklıkla karşılaşılan en büyük toplumsal problemlerden biri olan cinsel istismar, ço... more Son yıllarda sıklıkla karşılaşılan en büyük toplumsal problemlerden biri olan cinsel istismar, çocuğun kendisinin tam olarak kavrayamadığı, gelişme düzeyi açısından hazır olmadığı, tam onay vermesi mümkün olamayacak, ya da toplumun verili yasalarını veya toplumsal tabularını ihlâl eden bir cinsel etkinliğe dâhil edilmesidir (WHO, 2006). Okula başlamasıyla çocuklar, zamanlarının büyük bir bölümünü okulda öğretmenleriyle birlikte geçirmektedir. Cinsel istismara yönelik tedbirlerin alınabilmesi için özellikle öğretmenlerin bu konuda bilgilenmeleri ve yönlendirmeye yönelik olumlu tutum geliştirmeleri çok önemlidir. Bu araştırmanın temel amacı, öğretmenlerin çocuğa yönelik cinsel istismar tutumlarının incelenmesidir. Araştırmanın çalışma grubu, Güneydoğu Anadolu Bölgesinde bir ilin bir ilçesindeki 111 öğretmenden oluşmaktadır. Veri toplama aracı olarak; Choo, Walsh, Chinna ve Tey (2013) tarafından geliştirilen, Akın ve arkadaşları (2013) tarafından Türkçeye uyarlanan “Çocuğa Yönelik Cinsel İstismar Tutum Ölçeği” kullanılmıştır. Öncelikle gerekli izin için İlçe Milli Eğitim Müdürlüğünden izin alınmış, okul müdürleri aracılığı ile de araştırmaya gönüllü katılım duyurusu yapılmıştır. Bu araştırma öğretmenlerin çocuğa yönelik cinsel istismar tutumlarının cinsiyet, medeni durum, görev türü, çocuk sahibi olma ve hizmet süresi değişkenlerine göre farklılık gösterip göstermediklerini incelediğinden dolayı betimsel tarama modelindedir. Verilerin dağılımının normalliği incelenmiş ve verilerin normalden anlamlı derecede bir sapma yapmadığı görülmüştür. Öğretmenlerin bazı değişkenlere göre ölçek puanlarında farklılaşmanın olup olmadığını incelemek için bağımsız örneklemler t-testi yapılmıştır. Yapılan analiz sonucunda; ölçek puanlarının kadın ( =35.19) – erkek ( =35.75), evli ( =34.85) – bekâr ( =35.95), öğretmen ( =35.84) – yönetici ( =34.39), çocuk sahibi olup ( =35.11) – olmama ( =35.67) ve 10 yıldan az ( =35.68) ya da fazla ( =33.42) hizmet süresine sahip olmaya göre anlamlı farklılık göstermediği bulunmuştur (p>.05). Ayrıca ölçekten alınabilecek en yüksek puan göz önüne alındığında (en düşük 8, en yüksek 40); öğretmenlerin ölçek puan ortalamalarına ( =35.54) bakılarak çocuğa yönelik cinsel istismar konusunda yüksek derecede duyarlı oldukları söylenebilir.
Bu çalışmanın temel amacı, anadolu ve mesleki ve teknik anadolu lisesine devam eden öğrencilerin ... more Bu çalışmanın temel amacı, anadolu ve mesleki ve teknik anadolu lisesine devam eden öğrencilerin mesleki karar düzeylerini öğrenim gördükleri lise türlerine göre karşılaştırmaktır. Bu çalışmanın bir diğer amacı ise öğrencilerin mesleki karar düzeyleri ile yaşam amaçları ve pozitiflik düzeyleri arasındaki ilişkinin incelenmesidir. Betimsel tarama modelinin kullanıldığı bu araştırma; Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgesinde yer alan üç farklı ildeki altı farklı lisede 4. sınıfa devam eden toplam 304 öğrenci üzerinde gerçekleştirilmiştir. Veriler; Mesleki Karar Envanteri (Çakır, 2004), Yaşam Amaçları Ölçeği (İlhan, 2016), Pozitiflik Ölçeği (Çıkrıkçı, Çiftçi ve Gençdoğan, 2015) elde edilmiştir. Öğrencilerin Mesleki Karar Envanterinden aldıkları puanlar ilişkisiz örneklemler t-testi ile incelenmiştir. Analiz sonucuna göre anadolu lisesi öğrencilerinin puan ortalaması 71.45, mesleki ve teknik anadolu lisesi öğrencilerinin puan ortalaması ise 82.37’dir. Bu iki grubun puanları arasındaki farklılık anlamlı bulunmuştur [t(302)=-4.009; p<.001]. Her iki lise grubunda öğrencilerin mesleki karar düzeyleri ile pozitiflik ve yaşam amaçları arasındaki ilişkileri ortaya koymak amacıyla ayrı ayrı yapılan korelasyon analizi sonucuna göre; anadolu lisesi öğrencilerinin mesleki kararsızlıkları arttıkça dışsal yaşam amaçları artmakta (r=.16) ve pozitiflik düzeyi (r=-.22) azalmaktadır. Mesleki ve teknik anadolu lisesi öğrencilerinde ise mesleki kararsızlık arttıkça içsel yaşam amaçları (r=-.31) ve pozitiflik düzeyleri (r=-.39) azalmaktadır. Mesleki karar düzeyinin yordanmasına ilişkin yapılan çoklu doğrusal regresyon analizi sonucuna göre; anadolu lisesi öğrencilerinde dışsal yaşam amaçları ile pozitifliğin [R2=.06, F(2, 147)=4.835, p<.01], mesleki ve teknik anadolu lisesi öğrencilerinde ise içsel yaşam amaçları ile pozitifliğin [R2=.19, F(2, 151)=18.216, p<.001] anlamlı birer yordayıcı olduğu görülmüştür. Araştırmanın bulgularına göre; mesleki ve teknik anadolu lisesine devam eden öğrencilerin daha fazla mesleki kararsızlık yaşadığı, bireyin kendine, geleceğine, diğer insanlara güvenine ve yaşam memnuniyetine ilişkin olan algılarıyla ilişkili pozitiflik düzeylerinin her iki öğrenci grubunun mesleki karar düzeylerinde önemli bir değişken olduğu, anadolu lisesi öğrencilerinde dışsal amacın, mesleki ve teknik anadolu lisesi öğrencilerinde ise içsel yaşam amaçlarının mesleki karar düzeylerinin yordanmasında önemli olduğu söylenebilir.
Araştırmada kontrol gruplu ön test, son test modeline dayalı deneysel bir çalışma gerçekleştirilm... more Araştırmada kontrol gruplu ön test, son test modeline dayalı deneysel bir çalışma gerçekleştirilmiştir. Araştırmanın çalışma grubunu 2017-2018 eğitim-öğretim yılında meslek lisesi son sınıfa devam eden 27 öğrenci oluşturmaktadır. Çalışma gruplarına katılacak öğrencileri belirlemek için 12. sınıf öğrencisi 53 (37 erkek, 16 kız) öğrenciye ölçme aracı uygulanmıştır. Grupla psikolojik danışma, Brown ve Ryan Krane’in (2000) bireysel kariyer danışmanlığında önerdiği oturum sayısı dikkate alınarak (4 ya da 5 oturum) 5 oturumda gerçekleştirildi. Danışma oturumları Gati ve Asher’in (2001) ön tarama, ayrıntılı araştırma, seçim modeline benzer şekilde (PIC; pre-screening, in-depth exploration, choice.) üç aşamada gerçekleştirildi. Grup rehberliği için de 5 oturumluk bir program hazırlanmıştır. Araştırmada veri toplamak amacıyla Çakır (2004) tarafından geliştirilen Mesleki Karar Envanteri kullanılmıştır. Ölçek sınıf ortamında araştırmacı tarafından uygulanmış ve ölçeğin uygulaması ortalama 15-20 dakika sürmüştür. Araştırma verilerinin analizinde normallik testi ve Tek Faktörlü ANOVA kullanılmıştır. Araştırmada grupla psikolojik danışma (Ort.=84.44), grup rehberliği (Ort.=99.33) ve kontrol grubundaki (Ort.=114.67) öğrencilerin ölçekten aldıkları son test puanları karşılaştırılmıştır. Ölçekten alınan son test puanlarının dağılımının normalliği incelenmiştir. Basıklık, çarpıklık ve Shapiro-Wilks testine göre verilerin normallikten anlamlı bir sapma yapmadığı görülmüştür (Büyüköztürk, 2014; Tabachnick ve Fidell, 2013). Verilerin analizi için parametrik testlerden Tek Faktörlü ANOVA kullanılarak puan ortalamaları karşılaştırılmıştır. Analiz sonucuna göre öğrencilerin Mesleki Karar Envanteri’nden aldıkları son test puanlarında bulundukları gruba göre anlamlı bir farklılık olduğu görülmektedir [F(2, 24)= 6.11, p<.01]. Diğer bir ifadeyle, öğrencilerin mesleki kararsızlıkları bulundukları gruba göre değişmektedir. Farkın hangi gruplar arasında olduğunu bulmak için yapılan Scheffe testi sonuçlarına göre yalnızca grupla psikolojik danışmaya katılan öğrencilerin puanlarının diğer gruptaki öğrencilerden anlamlı olarak düşük olduğu görülmüştür. Buradan hareketle; PIC modeline uygun yapılan grupla psikolojik danışmanın öğrencilerin mesleki kararsızlıklarını azalttığı, beş oturumluk planlanan mesleki kariyer kararsızlığını azaltmaya yönelik yapılan grup rehberliğinin ise meslek lisesi öğrencilerinde mesleki kararsızlığı azaltmadığı söylenebilir.
Psikolojik danışma becerilerinin 1950’lerden bu yana birçok araştırmanın konusu olduğu bilinmekte... more Psikolojik danışma becerilerinin 1950’lerden bu yana birçok araştırmanın konusu olduğu bilinmektedir. Araştırmalarda üzerinde en çok çalışılan faktörlerden biri de psikolojik danışmanların kullandığı teknik ve becerilerdir (Denizli, 2009). Danışman bu becerileri etkili şekilde kullanarak psikolojik danışma sürecinin etkili olmasını ve danışan ile kurulacak ilişkinin başarılı olmasını sağlayabilir (Meydan, 2010). Türk Psikolojik Danışma ve Rehberlik Derneği (2011)’nin yayımlamış olduğu etik kuralları içeren kılavuzdaki temel ilkelerden biri de yetkinliktir. Buna göre bir psikolojik danışmanın danışanlara yardımcı olabilmek amacıyla gerekli bilgi birikimine, deneyime ve becerilere sahip olması gerekmektedir (Hackney ve Cormier, 2008). Psikolojik danışmanlara öğretilmesi gereken olmazsa olmaz temel becerilerden biri de içerik ve duygu yansıtmadır (Yaka, 2005). Psikolojik danışma sürecinin kalbi sayılan yansıtma becerisi, danışma sırasında ortaya çıkan danışana ilişkin duygu ve düşüncelerin içeriğini ve niteliğini değiştirmeden danışmanın uygun dille danışana geri iletmesidir (Özoğlu, 1981). İçeriğin yansıtılması, mesajı alanın mesajı verenin düşüncelerini anlamaya çalıştığını iletmesine yarar. İçeriği yansıtma, mesajı verenin söylediklerinin içerik açısından açıklığa kavuşturulmasıdır (Carkhuff, 2011). Sadece içeriğin yansıtılması değil, duygunun yansıtılması da daha iyi bir tepki için gereklidir (Voltan Acar, 2010). İçeriğe tepki vermek bizi duygulara tepki vermeye hazırlar (Carkhuff, 2011). Duyguların yansıtılması mesajı verenin duygularının açıklığa kavuşturulması şeklinde olup, mesajı alan kişinin, mesajı veren kişinin duygularını doğru algılayıp algılamadığını denetlemeye yarar (İkiz, 2006; Voltan Acar, 2010). Bu temel beceriler ve diğer beceriler çerçevesinde bakıldığında, psikolojik danışman eğitimi psikolojik danışman adaylarını, psikolojik yardım sunma konusunda gerekli bilgi ve beceriye sahip, mesleki kimliği gelişmiş profesyonel bir psikolojik danışman olarak yetiştirmeyi amaçlar (Aladağ, Yaka ve Koç, 2011). Psikolojik danışmanların profesyonel olarak yetiştirilmesiyle ilgili yıllardır süren bir tartışma yaşanmaktadır. Tartışmayı yürütenlerin bir kısmı danışanların sahip olması gereken becerilerin zaten kendilerinde olduğunu ve bu becerileri verilecek eğitimler ile birlikte daha etkili hale getirmeyi savunmaktadır. Tartışmanın diğer tarafı ise psikolojik danışmanlık becerilerinin en başta iyi şekilde tanımlandığını ve bu becerilerin psikolojik danışman adaylarında olmasa dahi onlara sonradan öğretilebileceğini savunmaktadır. Bu tartışmalar ışığında her iki görüşü de kapsayacak şekilde hazırlanan programların danışmanların eğitiminde etkili bir faktör olduğu unutulmamalıdır. Bu görüşlerin kaynağı ne olursa olsun, bu becerilerin psikolojik danışmanlarda ortaya çıkarılması ve kalıcı hale getirilmesi dikkate değerdir (Hackney ve Cormier, 2008; Uslu ve Arı, 2005). Türkiye’de de lisans ve lisansüstü düzeydeki eğitimde birliktelik sağlanabilmesi için yoğun uğraşlar verilmiştir (İkiz, 2006). Üniversiteler tarafından Rehberlik ve Psikolojik Danışma Programı (RPD) ilk olarak 1965 yılında açılmıştır. Üniversitelerde verilen eğitim içeriklerinin zaman içinde birbirinden farklı olduğu görülmüştür. En son 2004 yılında lisans programlarının yeniden yapılandırılması amacıyla PDR Anabilim Dalları Toplantısı’nda “Yeni Psikolojik Danışma ve Rehberlik Lisans” programı katılımcıların oy birliği ile kabul edilmiştir (Meydan, 2010). Psikolojik danışmanların eğitimi ve eğitim programları incelendiğinde işe yeni başlayacak psikolojik danışmanlara danışma becerilerini öğretmenin en zor konulardan biri olduğu görülmektedir (Yaka, 2005). Bundan dolayı psikolojik danışman eğitim programların etkililiğinin araştırılması önemli görünmektedir. Bu araştırmada danışma becerilerinden “temel psikolojik danışma becerileri” kapsamında yer alan içerik yansıtma ve duygu yansıtma becerilerinin Psikolojik Danışmanlık ve Rehberlik lisans programına devam eden öğrenciler tarafından edinilme düzeyleri incelenmiştir. Araştırmada danışma becerileri ile lisans eğitim programının arasındaki ilişkiyi belirlemek amacıyla ilişkisel tarama modeli kullanılmıştır. Araştırmanın çalışma grubunu 2012-2013 öğretim yılında eğitim fakültesinde sınıf öğretmenliği (SÖ) 1. sınıfa devam eden 50, SÖ 4. sınıfa devam eden 50, psikolojik danışmanlık ve rehberlik (PDR) 1. sınıfa devam eden 115, PDR 4. sınıfa devam eden 106 öğrenci oluşturmaktadır. Toplam 321 öğrencinin 122’si erkek ve 199’u kadındır. Araştırmada veri toplamak amacıyla “Psikolojik Danışma Beceri Ayırt Etme Ölçeği (PDBAÖ)” kullanılmıştır. İngilizce orijinal adı Microcounseling Skill Discirimination Scale olan ölçeği Türkçe’ye Yaka (2005) uyarlanmıştır. Ölçeğin uyarlanmasında, kapsam ve yapı geçerliğini belirlemek için faktör analizi yapılmıştır. PDBAÖ’nün faktör yapısını ortaya koymak için yapılan temel bileşenler analizi sonucunda ölçeğin iki faktörlü bir yapıya sahip olduğu ortaya çıkmıştır. Ölçekteki faktör yapısının orijinal ölçekteki ile aynı olduğu görülmüştür. Her bir boyutta 11 etkili, 11 etkisiz toplam 22 danışman tepkisi yer almaktadır. Böylece ölçek toplam 44 maddeden oluşmaktadır. Uyarlanan ölçeğin güvenirlik analizleri sonucunda duygu yansıtma tepkileri ve içerik yansıtma tepkileri alt boyutları ve PDBAÖ’nün geneline ait iç tutarlıkları Cronbach alfa katsayısı hesaplanarak ayrı ayrı incelenmiş ve sırasıyla.73, .76 ve .85 olarak bulunmuştur. Bu sonuçlar PDBAÖ’nün iç tutarlılığının yeterli düzeyde olduğunu göstermiştir. Ölçekten alınabilecek puan 44 ile 308 arasında değişmektedir. Ölçekten alınan yüksek puanlar bireyin yansıtma becerilerini iyi kullandığını göstermektedir. Ölçme aracı araştırmacı tarafından sınıf ortamında yaklaşık 35 dakikada uygulanmıştır. Veri toplama işlemi tamamlandıktan sonra veriler uygun istatistiksel işlemleri bilgisayarda yapmak üzere hazır hale getirilmiştir. Araştırma verilerin analizinde normallik testi ve Mann-Whitney U testi kullanılmıştır. Analizler IBM SPSS paket programı kullanılarak yapılmıştır. Katılımcıların ölçekten aldıkları puanların normalliği incelendiğinde bazı alt gruplarda normal dağılım olmadığı görülmüştür. Bunun için non-parametrik test uygulanmasına karar verilmiştir. Mann-Whitney U testi yapılarak bölümlerin puanlarının karşılaştırılması yapılmıştır. Analiz sonucuna göre PDR 4. sınıf öğrencilerinin temel psikolojik danışma becerileri puanının (Mdn = 167,79), PDR 1. sınıf öğrencilerinden (Mdn = 58.66) anlamlı olarak yüksek olduğu bulunmuştur (U = 75.50, p = .000). Yine aynı şekilde SÖ 1. sınıf öğrencilerinin bu ölçekten aldıkları puanların (Mdn = 58.20), SÖ 4. sınıf öğrencilerinden (Mdn = 42.80) anlamlı olarak yüksek olduğu bulunmuştur (U = 865, p = .008). Katılımcıların puanları sınıflara göre değerlendirildiğinde, PDR 1. sınıf öğrencilerinin puanları (Mdn = 99.34), SÖ 1. sınıf öğrencilerinden (Mdn = 45.41) anlamlı olarak yüksek bulunmuştur (U = 995.50, p = .000). PDR 4. sınıf öğrencilerinin ölçekten aldıkları puanları (Mdn = 103.49) SÖ 4. sınıf öğrencilerinden (Mdn = 25.52) anlamlı olarak yüksek bulunmuştur (U = 1, p = .000). Anahtar Kelimeler : Psikolojik danışma becerileri, rehberlik ve psikolojik danışma programı, içerik yansıtma, duygu yansıtma.
Uploads
azaltması mutlu ve başarılı bir kariyer sürdürmesinde önemlidir. Bu çalışmanın amacı;
bireylerin tek başına hareket etmesi ve çalışmasını ortaya koyan ve Barr, Dixon ve Gassenheimer (2005) tarafından geliştirilen Yalnız Kurt Ölçeği’nin Türk kültürü için geçerlik
ve güvenirliğini incelemektir. Araştırma 360 üniversite öğrencisiyle gerçekleştirilmiştir.
Çalışmaya 212 kadın, 148 erkek öğrenci katılmıştır. Ölçeğin geçerliğini değerlendirmek
için yapı geçerliği, madde ayırt ediciliği ve uyum geçerliği incelenmiştir. Yapı geçerliği
için yapılan analiz sonucunda ölçeğin tek faktörlü ve yedi maddeden oluşan orijinal yapısını doğruladığı görülmüştür. Madde ayırt ediciliğini incelemek için hesaplanan maddetoplam korelasyonlarının kabul edilebilir düzeyde olduğu görülmüştür. Uyum geçerliği
kapsamında Kariyer Uyum Yetenekleri Ölçeği-Yeni Form toplam ve alt boyutları ile Yalnız Kurt Ölçeği toplam puanı arasında negatif ve anlamlı ilişkiler olduğu elde edilmiştir.
Güvenirlik için hesaplanan Cronbach alfa iç tutarlık katsayısı ile test-tekrar test korelasyon değerinin kabul edilebilir düzeylerde olduğu görülmüştür. Ölçeğin kadın ve erkek
gruplar üzerinde ölçüm değişmezliği incelenmiş ve tek faktörlü yapının her iki grupta da
aynı olduğuna ulaşılmıştır. Elde edilen bulgular Yalnız Kurt Ölçeğinin geçerli ve güvenilir bir ölçme aracı olarak kullanılabileceğini göstermektedir.
ABSTRACT The purpose of the present study is to conduct validity and reliability studies of the Turkish form of the Career Engagement Scale (CAS), which was developed by Hirschi, Freund and Herrmann (2014). The study group consisted of 699 university students. As a result of Confirmatory Factor Analysis, it was seen that the Turkish form of the scale consisted of one-dimensional and 9 items as in the original scale form. The Cronbach Alpha internal consistency coefficient for the scale was calculated .88. It was found that the correlation between total scale scores as a result of test-retesting was moderate and meaningful (r = .67, p<.001). The item-total correlations of the scale were found to vary between .49 and .80. It was obtained CAS had positive and moderate relations with career exploration, career planning and career decision self-efficacy. CAS is a reliable and valid measurement tool to assess the career engagement (proactive career behaviors) of the university students.
high school students’ life goals and career adaptability was
examined. The study has been carried out with 353 high school
students (195 girls, 158 boys). The mean age of the students was
16.05. The data have been collected by using “Career AdaptAbilities Scale”, “Life Goals Scale for Adolescents” and
“Dispositional Hope Scale”. The collected data was analyzed
through correlation analysis, path analysis and, bootstrapping
procedure for the significance of indirect effect test. As a result of
the study suggest that career goals, body-sense goals, hope has a
positively meaningful relation with career adaptability.
Bootstrapping show that hope have a partial mediating role in the
relation between career goals, body-sense goals and career
adaptability. It is thought that the results obtained can be used to
improve the career adaptability of high school students. In
addition, it can be said that the results of the research will provide
the basis for future studies.
In this study, it was aimed to adapt the Career Goal Feedback Scale (CGFS) to Turkish. The research was conducted on 1.077 students from two different universities and five different high schools. As a result of confirmatory factor analysis conducted to test the validity of the structure of the scale, it was seen that the original form consisting of six dimensions and 24 items which was adapted to the Turkish was confirmed. The Cronbach Alpha internal consistency coefficient of the scale was found to be .88 in the data group of the university students and .85 in the data group of the high school students. Test-retest correlation coefficient of the scale was calculated as .77 in the data group of university students and .73 in the data group high school students. Correlations between the English and Turkish forms of the CGFS were found to be positively and highly correlated. The item-total correlations of the scale were found to vary between .36 and .62 for university students and between .31 and .56 for high school students. In the analyses made for the concurrent validity of the scale, it was determined that the CGFS had a positive and high correlation with the Career Stress Scale and negative and medium correlation with the General Self-Efficacy Scale. The research findings provide important evidence that the six-factor original structure of the CGFS is validated and can be used as a valid and reliable measurement tool for assessing feedback on career goals. Keywords: career goal feedback, career development processes, career counseling.
Anahtar kelimeler: Öz bilinç, psiko-eğitim, özel öz bilinç, genel öz bilinç.
Abstract
This research was conducted to investigate the effects of the self-consciousness psycho-education program on self-consciousness levels of university students. For the purpose of the study, 2x3 split-plot (experiment-control group x pre-test/post-test/follow-up test) factorial design was used and also experimental and control groups with 10 individuals were formed. Students in the experimental group were administered a self-awareness psycho-education program developed by the researchers, each of which consisted of 10 sessions of 90 minutes each. No application was made to the students in the control group. Self-consciousness levels of participants were determined by 'Self-Consciousness Scale'. In the analysis of the data, two factor ANOVA analysis was used for mixed patterns and Bonferroni test was used for determining the source of difference. As a result of the analyses made, it was found that the applied psycho-education program was effective in raising the private and public self-consciousness levels of the participants in the experimental group. Furthermore, in the follow-up measurements taken ten weeks later, it was determined that this effect continues in the context of self-consciousness. These findings were discussed in the direction of literature and suggestions were made for experts working in the field and for future studies to be made.
Abstract. The purpose of the present study is to conduct validity and reliability studies of the Turkish Form of the Visions About Future (VAF) scale, which was developed by Ginevra and friends (2017). The study group consisted of 586 high school students. The results of the confirmatory factor analysis showed that the Turkish form of scale is in the structure of original scale and this structure has acceptable goodness of fit indices. The Cronbach Alpha internal consistency coefficient for the total score of the scale was calculated as .81. As a result of the correlation analysis between the English and Turkish forms to determine the linguistic equivalence of the scale, it was seen that there was a high level and positive correlation between the forms. The item-total correlations of the scale were found to vary between .39 and .67. It was found that the correlation between total scale scores as a result of test-retesting was high and meaningful. Based on the findings obtained from study, this can be reported that the Turkish version, VAF is e a reliable and valid measurement tool to assess the positive trends towards the future in career planning of the high school students.
Bu araştırmanın amacı öz saygı, öz bilinç ve sosyal yetkinliğin üniversite öğrencilerinin psikolojik yardım almaya ilişkin tutumları üzerindeki yordayıcılığını incelemektir. İlişkisel tarama modelinde gerçekleştirilen araştırmanın çalışma grubu, ölçüt ve basit seçkisiz örnekleme yöntemi ile belirlenmiştir. Çalışma grubu Doğu Anadolu Bölgesindeki bir devlet üniversitesinin 2., 3. ve 4. sınıflarında örgün öğrenime devam eden ve daha önce psikolojik yardım almadığını ifade eden 422 öğrenciden oluşmaktadır. Araştırmanın verileri kişisel bilgi formu, Psikolojik Yardım Almaya İlişkin Tutum Ölçeği Kısa Formu, Rosenberg Benlik Saygısı Ölçeği, Öz Bilinç Ölçeği ve Sosyal Öz Yeterlik Algısı Ölçeği kullanılarak toplanmıştır. Elde edilen veriler korelasyon ve çoklu doğrusal regresyon teknikleri ile analiz edilmiştir. Araştırmanın bulgularına göre öz saygı ve öz bilincin psikolojik yardım almaya ilişkin tutumun önemli yordayıcıları olduğu görülmüştür. Elde edilen bulgular alanyazındaki bilgiler ışığında tartışılmıştır.
Anahtar kelimeler : öz saygı, öz bilinç, sosyal yetkinlik, psikolojik yardım almaya ilişkin tutum.
Abstract
The aim of this research is to investigate the predictability self-esteem, self-consciousness, and social self-efficacy on attitudes towards seeking psychological help in university students. The study group of the research conducted in the relational screening model was determined by criterion and simple randomly sampling method. The study group consisted of 422 students who stated that they are learning in the 2nd, 3rd, 4rd grades of a state university in the Eastern Anatolia Region and they have not received psychological help before. The data of the study were collected using Attitudes Towards Seeking Professional Psychological Help Scale Short Form, Rosenberg Self Esteem Scale, Self-Consciousness Scale, Social Self Efficacy Scale. The obtained data were analyzed by correlation and multiple linear regression techniques. According to the findings of the research, self-esteem and self-consciousness have been found to be important predictors of attitudes towards seeking professional psychological help. The findings are discussed in the light of literature.
azaltması mutlu ve başarılı bir kariyer sürdürmesinde önemlidir. Bu çalışmanın amacı;
bireylerin tek başına hareket etmesi ve çalışmasını ortaya koyan ve Barr, Dixon ve Gassenheimer (2005) tarafından geliştirilen Yalnız Kurt Ölçeği’nin Türk kültürü için geçerlik
ve güvenirliğini incelemektir. Araştırma 360 üniversite öğrencisiyle gerçekleştirilmiştir.
Çalışmaya 212 kadın, 148 erkek öğrenci katılmıştır. Ölçeğin geçerliğini değerlendirmek
için yapı geçerliği, madde ayırt ediciliği ve uyum geçerliği incelenmiştir. Yapı geçerliği
için yapılan analiz sonucunda ölçeğin tek faktörlü ve yedi maddeden oluşan orijinal yapısını doğruladığı görülmüştür. Madde ayırt ediciliğini incelemek için hesaplanan maddetoplam korelasyonlarının kabul edilebilir düzeyde olduğu görülmüştür. Uyum geçerliği
kapsamında Kariyer Uyum Yetenekleri Ölçeği-Yeni Form toplam ve alt boyutları ile Yalnız Kurt Ölçeği toplam puanı arasında negatif ve anlamlı ilişkiler olduğu elde edilmiştir.
Güvenirlik için hesaplanan Cronbach alfa iç tutarlık katsayısı ile test-tekrar test korelasyon değerinin kabul edilebilir düzeylerde olduğu görülmüştür. Ölçeğin kadın ve erkek
gruplar üzerinde ölçüm değişmezliği incelenmiş ve tek faktörlü yapının her iki grupta da
aynı olduğuna ulaşılmıştır. Elde edilen bulgular Yalnız Kurt Ölçeğinin geçerli ve güvenilir bir ölçme aracı olarak kullanılabileceğini göstermektedir.
ABSTRACT The purpose of the present study is to conduct validity and reliability studies of the Turkish form of the Career Engagement Scale (CAS), which was developed by Hirschi, Freund and Herrmann (2014). The study group consisted of 699 university students. As a result of Confirmatory Factor Analysis, it was seen that the Turkish form of the scale consisted of one-dimensional and 9 items as in the original scale form. The Cronbach Alpha internal consistency coefficient for the scale was calculated .88. It was found that the correlation between total scale scores as a result of test-retesting was moderate and meaningful (r = .67, p<.001). The item-total correlations of the scale were found to vary between .49 and .80. It was obtained CAS had positive and moderate relations with career exploration, career planning and career decision self-efficacy. CAS is a reliable and valid measurement tool to assess the career engagement (proactive career behaviors) of the university students.
high school students’ life goals and career adaptability was
examined. The study has been carried out with 353 high school
students (195 girls, 158 boys). The mean age of the students was
16.05. The data have been collected by using “Career AdaptAbilities Scale”, “Life Goals Scale for Adolescents” and
“Dispositional Hope Scale”. The collected data was analyzed
through correlation analysis, path analysis and, bootstrapping
procedure for the significance of indirect effect test. As a result of
the study suggest that career goals, body-sense goals, hope has a
positively meaningful relation with career adaptability.
Bootstrapping show that hope have a partial mediating role in the
relation between career goals, body-sense goals and career
adaptability. It is thought that the results obtained can be used to
improve the career adaptability of high school students. In
addition, it can be said that the results of the research will provide
the basis for future studies.
In this study, it was aimed to adapt the Career Goal Feedback Scale (CGFS) to Turkish. The research was conducted on 1.077 students from two different universities and five different high schools. As a result of confirmatory factor analysis conducted to test the validity of the structure of the scale, it was seen that the original form consisting of six dimensions and 24 items which was adapted to the Turkish was confirmed. The Cronbach Alpha internal consistency coefficient of the scale was found to be .88 in the data group of the university students and .85 in the data group of the high school students. Test-retest correlation coefficient of the scale was calculated as .77 in the data group of university students and .73 in the data group high school students. Correlations between the English and Turkish forms of the CGFS were found to be positively and highly correlated. The item-total correlations of the scale were found to vary between .36 and .62 for university students and between .31 and .56 for high school students. In the analyses made for the concurrent validity of the scale, it was determined that the CGFS had a positive and high correlation with the Career Stress Scale and negative and medium correlation with the General Self-Efficacy Scale. The research findings provide important evidence that the six-factor original structure of the CGFS is validated and can be used as a valid and reliable measurement tool for assessing feedback on career goals. Keywords: career goal feedback, career development processes, career counseling.
Anahtar kelimeler: Öz bilinç, psiko-eğitim, özel öz bilinç, genel öz bilinç.
Abstract
This research was conducted to investigate the effects of the self-consciousness psycho-education program on self-consciousness levels of university students. For the purpose of the study, 2x3 split-plot (experiment-control group x pre-test/post-test/follow-up test) factorial design was used and also experimental and control groups with 10 individuals were formed. Students in the experimental group were administered a self-awareness psycho-education program developed by the researchers, each of which consisted of 10 sessions of 90 minutes each. No application was made to the students in the control group. Self-consciousness levels of participants were determined by 'Self-Consciousness Scale'. In the analysis of the data, two factor ANOVA analysis was used for mixed patterns and Bonferroni test was used for determining the source of difference. As a result of the analyses made, it was found that the applied psycho-education program was effective in raising the private and public self-consciousness levels of the participants in the experimental group. Furthermore, in the follow-up measurements taken ten weeks later, it was determined that this effect continues in the context of self-consciousness. These findings were discussed in the direction of literature and suggestions were made for experts working in the field and for future studies to be made.
Abstract. The purpose of the present study is to conduct validity and reliability studies of the Turkish Form of the Visions About Future (VAF) scale, which was developed by Ginevra and friends (2017). The study group consisted of 586 high school students. The results of the confirmatory factor analysis showed that the Turkish form of scale is in the structure of original scale and this structure has acceptable goodness of fit indices. The Cronbach Alpha internal consistency coefficient for the total score of the scale was calculated as .81. As a result of the correlation analysis between the English and Turkish forms to determine the linguistic equivalence of the scale, it was seen that there was a high level and positive correlation between the forms. The item-total correlations of the scale were found to vary between .39 and .67. It was found that the correlation between total scale scores as a result of test-retesting was high and meaningful. Based on the findings obtained from study, this can be reported that the Turkish version, VAF is e a reliable and valid measurement tool to assess the positive trends towards the future in career planning of the high school students.
Bu araştırmanın amacı öz saygı, öz bilinç ve sosyal yetkinliğin üniversite öğrencilerinin psikolojik yardım almaya ilişkin tutumları üzerindeki yordayıcılığını incelemektir. İlişkisel tarama modelinde gerçekleştirilen araştırmanın çalışma grubu, ölçüt ve basit seçkisiz örnekleme yöntemi ile belirlenmiştir. Çalışma grubu Doğu Anadolu Bölgesindeki bir devlet üniversitesinin 2., 3. ve 4. sınıflarında örgün öğrenime devam eden ve daha önce psikolojik yardım almadığını ifade eden 422 öğrenciden oluşmaktadır. Araştırmanın verileri kişisel bilgi formu, Psikolojik Yardım Almaya İlişkin Tutum Ölçeği Kısa Formu, Rosenberg Benlik Saygısı Ölçeği, Öz Bilinç Ölçeği ve Sosyal Öz Yeterlik Algısı Ölçeği kullanılarak toplanmıştır. Elde edilen veriler korelasyon ve çoklu doğrusal regresyon teknikleri ile analiz edilmiştir. Araştırmanın bulgularına göre öz saygı ve öz bilincin psikolojik yardım almaya ilişkin tutumun önemli yordayıcıları olduğu görülmüştür. Elde edilen bulgular alanyazındaki bilgiler ışığında tartışılmıştır.
Anahtar kelimeler : öz saygı, öz bilinç, sosyal yetkinlik, psikolojik yardım almaya ilişkin tutum.
Abstract
The aim of this research is to investigate the predictability self-esteem, self-consciousness, and social self-efficacy on attitudes towards seeking psychological help in university students. The study group of the research conducted in the relational screening model was determined by criterion and simple randomly sampling method. The study group consisted of 422 students who stated that they are learning in the 2nd, 3rd, 4rd grades of a state university in the Eastern Anatolia Region and they have not received psychological help before. The data of the study were collected using Attitudes Towards Seeking Professional Psychological Help Scale Short Form, Rosenberg Self Esteem Scale, Self-Consciousness Scale, Social Self Efficacy Scale. The obtained data were analyzed by correlation and multiple linear regression techniques. According to the findings of the research, self-esteem and self-consciousness have been found to be important predictors of attitudes towards seeking professional psychological help. The findings are discussed in the light of literature.
contributions to the participants such as increasing professional competence, gaining experience, an increase in self-confidence, noticing gaps, and gaining a different perspective. The advantages of the online supervision were stated as accessibility and saving time, whereas the disadvantages were connection problems and the lack of interaction. As a result of the dependent samples t-test, there was a significant difference in the pre and post-test scores for the unprofessional evaluation and commenting skills, efficacy skills for multi-cultural counseling,
current trends in business, and ethics and career research skills, and the total scale in favor of post-test. Result: It was seen that the 6-sessions career counseling supervision model made contributions to the psychological counseling and guidance undergraduate students. It can be suggested that the application of this supervision model to the psychological counselors who wish to become competent in the area of career counseling and the psychological counselor candidates might be useful.
Keywords: Glass ceiling syndrome, Women managers, Psychological support, Career.
The economic and social contexts in which organizations operate have increased their demands for compliance due to the impact of globalization and rapid changes in technology, and the labor market has changed dramatically in recent years. One of the things that allows the individual to cope with unpredictable, unstable and more flexible employment relationships is employability. Perceived employability is defined as the capacity to realize its potential by acting in a self-sufficient manner through sustainable employment in the labor market. The perceived future employability of the person refers to the future representation of career self. The aim of this study is to examine the autobiographical perceptions of university students with low and high perceived employability in their future careers. The research is based on a phenomenological from qualitative research approaches. Participants of the study were determined by criterion sampling from purposeful sampling methods. In this study, it was taken into consideration that 78 students who were ranked from highest to lowest and 27% in upper and lower sections were taken into consideration according to the scores obtained from Turkish version of Perceived Future Employability Scale. The study group consisted of the majority of women and the average age of the participants was 20.71. The data were obtained by using the Turkish form of the Perceived Future Employability Scale and data collection tools named Future Career Autobiography. The descriptive analysis of the quantitative data obtained from the research was coded by SPSS 25 package program and the qualitative data were coded by the researchers in the computer environment. In order to ensure validity and reliability in this research, the encoded articles were coded in accordance with the general themes presented in the theoretical infrastructure, multiple data sources such as mutual evaluation after coding were used and compliance with the main themes and sub-themes of the perceptions of qualitative data and the perceptions of future career autobiographies has been continuously checked throughout the study. According to the results of content analysis, it can be said that individuals with higher perceptions about their future employability (upper group) aim to achieve more success and report less job security. Similarly, individuals with lower perceptions of their future employability (low group) are more likely to have an opinion on job security than their counterparts and focus on less success. The results of the study reveal that perceptions about future employability are effective in autobiographical perspectives on the future careers of individuals. Various suggestions were made to the researchers from the research results.
Keywords: Perceived future employability, Future career autobiography, Career counseling.
Cinsel mitler, bireylerin kulaktan dolma bilgileri birbirine aktarmasıyla yayılan, toplumun
hayal gücüyle şekillenen çoğu zaman abartılı ve bilimsel değeri bulunmayan yanlış
inanışlardır. Bu araştırmada temel amaç, yükseköğrenim görmüş bireylerin aşka ilişkin
tutumları ile cinsel mitleri arasındaki ilişkinin incelenmesidir.
Yöntem
Çalışma çevrimiçi olarak yayınlanmış ve gönüllü olan 195 kişi çalışmaya katılmıştır. Araştırma
verileri araştırmacı tarafından hazırlanan demografik bilgi formu, Aşka İlişkin Tutumlar
Ölçeği: Kısa Form (Love Attitude Scale: Short Form-LAS) ve Cinsel Mitler Ölçeği ile
toplanmıştır. Verilerin istatistiksel değerlendirmesi bilgisayar ortamında SPSS 25.00 paket
programı ile frekans, yüzde değerleri, Pearson Çarpım Moment korelasyon katsayısı ve ttesti
kullanılarak yapılmıştır.
Bulgular
Araştırma bulguları incelendiğinde tutkulu aşk ile cinsel mitler arasında anlamlı bir farklılık
bulunmazken arkadaşça aşk ile cinsel yönelim alt boyutu ve cinsel mitler toplamı arasında
negatif yönde anlamlı (p<.05) bir ilişki; oyun gibi aşk ile toplumsal cinsiyet, cinsel davranış,
cinsel şiddet, cinsel ilişki ve cinsel mitler toplamı arasında negatif yönde anlamlı (p<.05) bir
ilişki bulunmuştur. Cinsiyet değişkenine göre uygulanan bağımsız gruplar t-testi sonucunda
kadın ve erkekler arasında tutkulu aşkın farklılaşmadığı ancak diğer aşk türleri ve cinsel
mitler arasında anlamlı bir farklılık olduğu (p<.001); yaş değişkenine göre uygulanan
bağımsız gruplar t-testi sonucunda genç yetişkinler (18-25 yaş) ile yetişkinlerin (26-50 yaş)
aşka ilişkin tutumları farklılaşmazken, cinsel mit düzeylerinde anlamlı bir farklılık (p=.034)
olduğu; medeni durum değişkenine göre uygulanan bağımsız gruplar t-testi sonucunda evli
ve bekâr bireylerin aşka ilişkin tutumları ile cinsel mitlerinin farklılaşmadığı gözlenmiştir.
Tartışma ve Sonuç
Araştırma sonucunda arkadaşça aşk ve oyun gibi aşk ile cinsel mitler arasında negatif yönde
anlamlı (p<.05) bir ilişki bulunduğu, erkeklerin kadınlara göre cinsel mitlere daha fazla sahip
olduğu (Erkek Ort. =75, Kadın Ort. =54; ölçekten alınabilecek minimum puan 28, maksimum puan 140), genç yetişkinlerin cinsel mit puanlarının yetişkinlerine göre daha az olduğu (18-
25 yaş =57, 26-50 yaş=64), evlilik durumuna göre cinsel mit puanlarının farklılaşmadığı
görülmektedir. Araştırma sonuçlarında görüldüğü üzere toplumda eğitimli grup olarak
tanımlanan yükseköğrenim görmüş bireylerin dahi cinsel mitlere sahip olabileceği göz
önüne alındığında cinsel eğitim konusunun bu grupta da ihtiyaç olduğu söylenebilir.
verme, var olan problemlerini çözme, karşılaştıkları sıkıntılarla sağlıklı başa çıkma vb. konularda danışanın
kişilik haklarına saygılı, güvene ve gizliliğe dayalı profesyonel bir yardım sürecidir. Birçok psikolojik danışman
adayının aynı eğitimi almalarına rağmen, aynı düzeyde etkili olamadıkları bilinmektedir. Bu durum psikolojik
danışman eğitimi programlarının, yalnızca psikolojik danışma becerileri, psikolojik danışma kuramları vb.
konulara odaklanmasının yeterli olmadığını açık bir şekilde ortaya koymaktadır (Cormier ve Nurious, 2003).
Bu yüzden psikolojik danışmanların eksik olduğu konularda mesleki gelişimlerinin desteklenmesi önemli bir
durum olarak görülmektedir. İnsanlar grup içinde doğar, büyür, yaşar ve gelişir. Birey grup içinde hem etkilenir
hem de gruptaki üyeleri etkiler, grup üyelerinden yardım alır, grup üyelerine yardımcı olur. Grupla psikolojik
danışma, kişiler arası ilişkilerin geliştirilmesini hedefleyen üyelerin duygu, değer ve tutumlarının üzerinde
durulduğu, ayrıca her bir üyenin davranışsal amacının gerçekleştirilmesinin sağlanmaya çabalandığı, bu alanda
yetişen bir psikolojik danışman tarafından yürütülen profesyonel terapötik bir yardım etme sürecidir (Voltan-
Acar, 1993). Ayrıca psikolojik danışma grupları üyelerin yeni yaşam deneyimi ve becerileri kazanmasına da
yardımcı olmaktadır (Güçray, Çekici ve Çolakkadıoğlu, 2009). Amaç: Bu araştırmanın amacı, grupla psikolojik
danışma laboratuvarı eğitim programının okullarda rehber öğretmen olarak çalışan psikolojik danışmanların
danışma becerilerine etkisini incelemektir. Bu araştırma sonucunda eğitime katılan psikolojik danışmanların
danışma becerilerinde anlamlı bir artış olması beklenirken, kontrol grubunda anlamlı bir artış veya azalış
olması beklenilmemektedir. Kapsam: Grupla psikolojik danışma eğitimine katılacak kişileri belirlemek için
Güneydoğu Anadolu Bölgesinde bir ilin ilçesinde çalışan psikolojik danışmanlara duyuru yapılarak gönüllü
olan 22 psikolojik danışman (deney grubu=11, kontrol grubu= 11) çalışmaya alınmıştır. Sınırlıklar: Deney
grubuna uygulanan grupla psikolojik danışma beceri eğitimi programı 5 oturum ile sınırlıdır. Yöntem:
Araştırmada 2x2’lik ( deney ve kontrol grubu x öntest-sontest) karışık desen kullanılmıştır. Öncelikle hem
deney hem de kontrol grubuna öntest olarak “Danışma Becerileri Ölçeği” ( Gençdoğan ve Özpolat, 2007)
uygulandı. Danışma Becerileri Ölçeği, temel terapötik iletişim becerileri, analitik beceriler, zor danışanlar
ve sosyokültürel farklılıklar, danışma sürecinde nötr olabilme ve danışma sürecini yönetebilme becerilerini
276
kapsamaktadır. Daha sonra deney grubuna beş haftalık ( toplam 30 saat) grupla psikolojik danışma eğitim
programı uygulanırken kontrol grubuna herhangi bir uygulama yapılmamıştır. En sonunda hem deney hem
de kontrol grubuna sontest olarak “Danışma Becerileri Ölçeği” uygulandı. Bulgular: Verilerin analizinde,
deney ve kontrol grubunun ön test puanları arasındaki eşitliği, son test puanları arasındaki farklılığı görebilmek
için Mann- Whitney U Testi uygulandı. Mann- Whitney U Testi sonucunda; deney ve kontrol grubunun ön
test sonuçları arasında anlamlı bir farklılık olmadığı (p=,278), deney ve kontrol grubunun son test sonuçları
arasından anlamlı bir farklılık olduğu (p=,009) gözlenmiştir. Eğitim programı sonunda deney grubunun puan
ortalamaları artarken kontrol grubunun puan ortalamalarının düştüğü görülmektedir. Ayrıca deney ve kontrol
grubunun ön test-son test puanları arasındaki farkı bulabilmek için Wilcoxon İşaretli Sıralar Testi uygulandı.
Uygulanan Wilcoxon İşaretli Sıralar Testi sonucunda; deney grubundaki psikolojik danışmanların çalışma
öncesi ve sonrasında danışma becerisine ilişkin aldıkları puanlar arasında anlamlı bir farklılık bulunurken (z=-
2,402; p< 0,05), kontrol grubundaki psikolojik danışmanların çalışma öncesi ve sonrasında danışma becerisine
ilişkin aldıkları puanlar arasında anlamlı bir farklılık bulunmamıştır (z=-,140; p>0,05). Sonuç: Bu sonuçlara
göre grupla psikolojik danışma eğitimi laboratuvarı programının psikolojik danışmanların danışma becerileri
üzerinde etkili olduğu ve deney grubundaki psikolojik danışmanların danışma beceri yetkinliklerinde artış
olduğu görülmüştür. Bu sonuçlar doğrultusunda Milli Eğitim Bakanlığı bünyesinde rehber öğretmen olarak
çalışan psikolojik danışmanların danışma becerilerinin geliştirilmesi için grupla psikolojik danışma temelli
hizmetiçi eğitim çalışmalarının yapılması yararlı olacaktır. Bu tür eğitimler sayesinde dolaylı olarak öğrenciler
okullarda daha nitelikli bir psikolojik destek alma imkânı bulacaklardır.
düzenleyebilmektedir. Affetme, suçlu kişiye karşı olumsuz
duygulanımlarımızı ve yargılarımızı inkâr etmek değil, suçlu kişiye merhamet, iyilik ve sevgiyle yaklaşma olarak tanımlanmaktadır. Dolayısıyla affedici davranışlar sergileyen bireylerin davranışlarının temelinde sahip oldukları ahlaki değerlerin olduğu söylenebilir.
Ahlaki değerler, bireylerin erdemli ve doğru davranış edinme yeteneğini geliştirirken aynı zamanda bireyin ahlaki duygu, düşünce, yargı tutum ve davranış bakımından yetkin ve zirvede olma durumu olarak ifade edilen
ahlaki olgunluğun önemli unsurlarıdır. Bu nedenle ahlaki olgunluğu yüksek bireylerin başkalarını affetme davranışı göstermesi beklenmektedir. Bu bireylerin olduğu bir toplumda barışçıl bir ortam oluşacağı, daha az problem yaşanacağı ve yaşanılan problemlere daha affedici yaklaşılacağı kabul görmektedir. Bu bağlamda
üniversite öğrencilerinin ahlaki olgunlukları ile affetme düzeyleri arasındaki ilişkinin incelenmesi bu konuda yapılacak çalışmalara bir yol haritası oluşturacaktır. Amaç: Bu araştırma, üniversite öğrencilerinin ahlaki olgunlukları ile affetme düzeyleri arasındaki ilişkinin incelenmesi amacıyla yapılmıştır. Kapsam: Araştırmanın çalışma grubunu 2015-2016 öğretim yılı Bingöl Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi, İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi, İlahiyat Fakültesi, Mühendislik-Mimarlık Fakültesi ve Ziraat Fakültesinde öğrenim görmekte olan öğrenciler oluşturmaktadır. Sınırlıklar: Bu araştırma Bingöl Üniversitesinde 2015-2016 öğretim yılında örgün öğretime devam eden lisans öğrencileri ve üniversite öğrencilerinin ölçme araçlarına verdikleri cevaplar ile sınırlandırılmıştır. Yöntem: Bu araştırma, ilişkisel tarama modelinin kullanıldığı betimsel bir çalışmadır. Araştırmada tüm bireylerin örnekleme seçilme şansının eşit olduğu basit tesadüfi örnekleme yöntemi kullanılmıştır. Örneklem 2015-2016 öğretim yılı Bingöl Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi, İktisadi ve
İdari Bilimler Fakültesi, İlahiyat Fakültesi, Mühendislik-Mimarlık Fakültesi ve Ziraat Fakültesinde öğrenim görmekte olan 242 kadın, 208 erkek öğrencinin oluşturduğu toplam 450 öğrenciden oluşmaktadır. Araştırmada veri toplama aracı olarak Şengün ve Kaya (2007) tarafından geliştirilip, Kaya ve Aydın (2011) tarafından 272
üniversite örneklemine uyarlanan ‘‘Ahlaki Olgunluk Ölçeği’’, Thompson ve meslektaşları (2005) tarafından geliştirilen ve Bugay, Demir ve Develi (2012) tarafından Türkçeye uyarlanan ‘Heartland Affetme Ölçeği’ ile
araştırmacı tarafından hazırlanan kişisel bilgi formu uygulanmıştır. Araştırmada elde edilen veriler ‘IBM SPSS Statistics 22’ paket programı ile analiz edilmiş, güvenirlik ve geçerlik sağlanmıştır. Verilerin analizinde Pearson Moment Çarpım Korelasyon analizi ve Basit Doğrusal Regresyon analizi yapılmıştır. Bulgular: Katılımcıların yaş ortalamalarının 22.28 olduğu, büyük çoğunluğunun özel ev ve kamu-özel yurtlarda barındığı, aile aylık gelirlerinin 500 TL-1500TL arası olduğu, anne eğitim durumlarının okuryazar değil ve ilkokul olduğu, baba eğitim durumlarının ilkokul ve lise düzeyinde olduğu bulunmuştur. Çalışma sonucunda, üniversite öğrencilerinin ahlaki olgunlukları ile affetme düzeyleri arasındaki ilişkiyi belirlemek üzere yapılan Pearson Moment Çarpım Korelasyon analizi sonucunda; ahlaki olgunluk ile affetme arasında pozitif yönde anlamlı (r=.59, p<.01) bir ilişki bulunmuştur. Korelasyon testinde elde edilen sonuç çalışmanın amacı doğrultusunda
regresyon testinin yapılmasının uygunluğunu doğrulamıştır. Ahlaki olgunluğun affetme davranışını yordama gücünü bulmak amacıyla Basit Doğrusal Regresyon analizi yapılmıştır. Yapılan analiz sonucuna göre ahlaki olgunluk, affetmedeki varyansın %35’ini açıklamaktadır (R2 = .348). Sonuç: Standardize edilmiş (β) katsayısı (β = .59) ve t değerleri (t = 15.45, p<.001) incelendiğinde ahlaki olgunluğun affetmenin anlamlı bir yordayıcısı olduğu söylenebilir [F(1,448) = 238.65, p<.001]. Ahlaki olgunluğun affetme davranışına pozitif yönde katkı sağladığı görülmektedir.
Yöntem: Nicel araştırma yöntemlerinden ilişkisel tarama modelinin kullanıldığı araştırma, lise öğrencileri üzerinde gerçekleştirilmiştir. Çalışma grubu Güneydoğu Anadolu Bölgesinde yer alan bir ildeki 353 lise öğrencisinden (195 kız, 158 erkek) oluşmaktadır. Araştırmada; Savickas ve Porfeli (2012) tarafından geliştirilen ve Büyükgöze-Kavas (2014) tarafından Türkçeye uyarlanan Kariyer Uyum Yetenekleri Ölçeği, Eryılmaz (2010) tarafından geliştirilen Ergenler İçin Yaşam Amaçları Belirleme Ölçeği, Snyder ve diğerleri (1991) tarafından geliştirilen ve Tarhan ve Bacanlı (2015) tarafından Türkçeye uyarlanan Sürekli Umut Ölçeği kullanılmıştır. Demografik bilgilerin elde edilmesi için araştırmacılar tarafından oluşturulan kişisel bilgi formu kullanılmıştır. Verilerin toplanmasında basit tesadüfi örnekleme yöntemi kullanılmıştır. Elde edilen verilerin analizinde IBM SPSS 25 ve AMOS paket programları kullanılmıştır. Verilerin analizinde betimsel istatistikler hesaplanmış, korelasyon analizi yapılmış ve yapısal eşitlik modellemesinden yol analizi tekniği ile birlikte Sobel testi gerçekleştirilmiştir.
Bulgular: Yapılan korelasyon analizi sonucunda kariyer amaçları (r= .42, p< .001), beden-duyum amaçları (r= .26, p< .001) ve umut (r= .65, p< .001) ile kariyer uyum yetenekleri arasında pozitif ve anlamlı ilişkiler bulunmuştur. Kariyer uyum yeteneklerinin yordanmasına ilişkin yapılan birinci yol analizi sonucunda kariyer ve beden-duyum amaçlarının kariyer uyum yeteneklerini pozitif ve anlamlı yordadığı görülmüştür (R2= .29, p< .001). Modele katkısı en fazla olan değişken kariyer amaçlarıdır (β= .47, p< .001). Yapılan ikinci yol analizinde, analize aracı değişken olarak umut dahil edilmiştir. Oluşturulan son modelde kariyer ve beden-duyum amaçları ile umudun kariyer uyum yeteneklerinin %62’sini açıkladığı bulunmuştur. Son modelde ise kariyer uyum yeteneklerinin yordanmasına en fazla katkıyı sunan değişkenin umut olduğu görülmüştür (β= .64, p< .001). Analize umudun dahil edilmesiyle kariyer (.47’den .24’e) ve beden-duyum amaçlarının (.26’dan .14’e) yordama katsayılarının düştüğü ve anlamlılığını yitirmediği görülmüştür. Yapılan Sobel testi sonucuna göre umudun kariyer (z= 6.11, Sh= .05, p< .001) ve beden-duyum (z= 3.69, Sh= .04, p< .001) amaçları ile kariyer uyum yetenekleri arasında kısmî aracı role sahip olduğu bulunmuştur.
Sonuç: Lise öğrencilerinin kariyer uyum yetenekleri üzerinde kariyer ve beden-duyum amaçları ile umudun önemli role sahip olduğu görülmüştür. Bireyin kariyerinde karşılaşabileceği güçlüklerle başa çıkabilmesinde ve kariyer görevlerini yerine getirebilmesinde kariyer ve spor, sanat gibi etkinlik alanlarında amaçlara sahip olmasının ve bununla birlikte geleceğe ait umudunun olmasının etkili olacağı söylenebilir.
Method: In the research, relational screening model was used as the quantitative research methods.The study was conducted on 353 high school students (195 females, 158 males) located in the Southeastern Anatolia Region of Turkey. In the study, Career Adapt-Abilities Scale developed by Savickas and Porfeli (2012) and adapted to Turkish by Büyükgöze-Kavas (2014), Life Goals Determination Scale for Adolescents developed by Eryılmaz (2010) and Dispositional Hope Scale developed by Snyder et al. (1991) and adapted to Turkish by Tarhan and Bacanlı (2015) was used. A simple random sampling method was used to collect the data. IBM SPSS 25 and AMOS 22 package program was used for the analysis of the data. Descriptive statistics were calculated and Sobel test was done with correlation and path analysis (structural equation modeling).
Findings: As a result of the correlation analysis, positive and significant relationships were found between career adaptabilities with career goals (r=.42, p<.001), body-sense goals (r=.26, p<.001) and hope (r=.65, p<.001). As a result of the first path analysis on the prediction of career adaptabilities, it was seen that career and body-sense goals positively and significantly predicted career adaptabilities (R2=.29, p<.001). In the second path analysis, hope was included as a mediation variable. In the last created model, it was found that career, body-sense goals and hope were explained 62% of career adaptabilities. The inclusion of the hope in analysis has reduced the predictive coefficients for career and body-sense goals. But the predictability has not lost its meaning. According to the result of the Sobel test, it was found that hope there is a partial mediator role between career adaptabilities with career and body-sense goals.
Results: It has been seen that career, body-sense goals and hope have an important role to play on high school students’ career adaptabilities. It can be said that having a goals in the career, fields of activity such as sports, arts and hopes for the future it can be effective when the individual can cope with the difficulties she/he can in his career and fulfill her/his career duties.
Yöntem: Gerekli izinler mail yoluyla alındıktan sonra ölçek maddeleri, iki İngilizce öğretmeni ve psikolojik danışma ve rehberlik alanında çalışan üç uzman tarafından Türkçeye çevrilmiştir. Türkçeye çevirilen ölçek maddeleri psikolojik danışma ve rehberlik alanında çalışan ve İngilizceye hakim üç öğretim üyesine incelettirilmiştir. Böylece Türkçe ölçeğin uygulama formuna son hali verilmiştir. Araştırmanın çalışma grubu 586 (319 kız, 267 erkek) lise öğrencisinden oluşmaktadır. Ölçeğin faktör yapısını incelemek için 330 öğrenci, test-tekrar test güvenirlik analizi için 98 öğrenci, uyum geçerliğini incelemek için de 158 öğrenci çalışmaya katılmıştır. Ölçeğin dilsel eşdeğerliğini incelemek için ise çalışmaya 15 İngilizce öğretmeni katılmıştır. Araştırmada öğrencilerin cinsiyet, yaş, sınıf ve ailenin algılanan sosyo-ekonomik durumuna ilişkin soruların yer aldığı demografik bilgi formu ile Türkçeye uyarlaması yapılan Gelecek Vizyonları Ölçeği, Diener ve arkadaşları (1985) tarafından geliştirilen ve Köker (1991) tarafından Türkçeye uyarlanan Yaşam Doyumu Ölçeği ve Savickas ve Porfeli (2012) tarafından geliştirilen ve Büyükgöze-Kavas (2014) tarafından Türkçeye uyarlanan Kariyer Uyum Yetenekleri Ölçeği kullanılmıştır. Uyarlama çalışması kapsamında ölçüt bağıntılı geçerlik, madde analizi, test-tekrar test güvenirliği, dilsel eş değerliği, iç tutarlığı ve yapı geçerliği incelenmiştir. Analizlerin yapılmasında SPSS 25 ve AMOS 22 istatistik paket programları kullanılmıştır.
Bulgular: Yapılan doğrulayıcı faktör analizi sonucunda ölçeğin Türkçe formunun orijinal ölçekteki yapıda olduğu ve bu yapının kabul edilebilir uyum iyiliği indekslerine sahip olduğu görülmüştür (χ2= 278.20, sd= 132, χ2/sd= 2.11, RMSEA= .06, CFI= .91, GFI= .92, TLI= .90). Ölçeğin toplam puanına ilişkin Cronbach Alpha iç tutarlık katsayısı .81 olarak hesaplanmıştır. Ölçeğin alt boyutlarına ilişkin hesaplanan Cronbach Alfa iç tutarlık katsayısı İyimserlik alt boyutu için .72, Kötümserlik alt boyutu için .70 ve Umut alt boyutu için .84 olarak bulunmuştur. Ölçeğin dilsel eş değerliğini belirlemek için yapılan İngilizce ve Türkçe formlar arasındaki korelasyon analizi sonucunda formlar arasında yüksek düzeyde ve pozitif anlamlı ilişki olduğu görülmüştür (r= .81, p< .001). Ölçeğin madde-toplam korelasyonlarının .39 ile .67 arasında değiştiği bulunmuştur. Test-tekrar test uygulanması sonucunda toplam ölçek puanları arasında elde edilen korelasyonun yüksek düzeyde ve anlamlı olduğu bulunmuştur (r= .81, p< .001). Ayrıca Gelecek Vizyonları ölçeği ile Yaşam Doyumu Ölçeği arasında pozitif ve orta düzeyde (r= .47, p< .001) bir ilişki, Gelecek Vizyonları ölçeği ile Kariyer Uyum Yetenekleri Ölçeği (r= .69, p< .001) arasında pozitif ve yüksek bir ilişki olduğu görülmüştür.
Sonuç: Çalışmadan elde edilen bulgulara dayanarak GVÖ’nün Türkçe formunun lise öğrencilerinin kariyer planlamalarında geleceğe yönelik olumlu eğilimlerini ölçmek amacıyla kullanılabilecek geçerli ve güvenilir bir ölçme aracı olduğu söylenebilir.
Yöntem: Gerekli izinler mail yoluyla alındıktan sonra ölçek maddeleri, iki İngilizce öğretmeni ve psikolojik danışma ve rehberlik alanında çalışan üç uzman tarafından Türkçeye çevrilmiştir. Türkçeye çevirilen ölçek maddeleri psikolojik danışma ve rehberlik alanında çalışan ve İngilizceye hakim üç öğretim üyesine incelettirilmiştir. Böylece Türkçe ölçeğin uygulama formuna son hali verilmiştir. Araştırmanın çalışma grubu 586 (319 kız, 267 erkek) lise öğrencisinden oluşmaktadır. Ölçeğin faktör yapısını incelemek için 330 öğrenci, test-tekrar test güvenirlik analizi için 98 öğrenci, uyum geçerliğini incelemek için de 158 öğrenci çalışmaya katılmıştır. Ölçeğin dilsel eşdeğerliğini incelemek için ise çalışmaya 15 İngilizce öğretmeni katılmıştır. Araştırmada öğrencilerin cinsiyet, yaş, sınıf ve ailenin algılanan sosyo-ekonomik durumuna ilişkin soruların yer aldığı demografik bilgi formu ile Türkçeye uyarlaması yapılan Gelecek Vizyonları Ölçeği, Diener ve arkadaşları (1985) tarafından geliştirilen ve Köker (1991) tarafından Türkçeye uyarlanan Yaşam Doyumu Ölçeği ve Savickas ve Porfeli (2012) tarafından geliştirilen ve Büyükgöze-Kavas (2014) tarafından Türkçeye uyarlanan Kariyer Uyum Yetenekleri Ölçeği kullanılmıştır. Uyarlama çalışması kapsamında ölçüt bağıntılı geçerlik, madde analizi, test-tekrar test güvenirliği, dilsel eş değerliği, iç tutarlığı ve yapı geçerliği incelenmiştir. Analizlerin yapılmasında SPSS 25 ve AMOS 22 istatistik paket programları kullanılmıştır.
Bulgular: Yapılan doğrulayıcı faktör analizi sonucunda ölçeğin Türkçe formunun orijinal ölçekteki yapıda olduğu ve bu yapının kabul edilebilir uyum iyiliği indekslerine sahip olduğu görülmüştür (χ2= 278.20, sd= 132, χ2/sd= 2.11, RMSEA= .06, CFI= .91, GFI= .92, TLI= .90). Ölçeğin toplam puanına ilişkin Cronbach Alpha iç tutarlık katsayısı .81 olarak hesaplanmıştır. Ölçeğin alt boyutlarına ilişkin hesaplanan Cronbach Alfa iç tutarlık katsayısı İyimserlik alt boyutu için .72, Kötümserlik alt boyutu için .70 ve Umut alt boyutu için .84 olarak bulunmuştur. Ölçeğin dilsel eş değerliğini belirlemek için yapılan İngilizce ve Türkçe formlar arasındaki korelasyon analizi sonucunda formlar arasında yüksek düzeyde ve pozitif anlamlı ilişki olduğu görülmüştür (r= .81, p< .001). Ölçeğin madde-toplam korelasyonlarının .39 ile .67 arasında değiştiği bulunmuştur. Test-tekrar test uygulanması sonucunda toplam ölçek puanları arasında elde edilen korelasyonun yüksek düzeyde ve anlamlı olduğu bulunmuştur (r= .81, p< .001). Ayrıca Gelecek Vizyonları ölçeği ile Yaşam Doyumu Ölçeği arasında pozitif ve orta düzeyde (r= .47, p< .001) bir ilişki, Gelecek Vizyonları ölçeği ile Kariyer Uyum Yetenekleri Ölçeği (r= .69, p< .001) arasında pozitif ve yüksek bir ilişki olduğu görülmüştür.
Sonuç: Çalışmadan elde edilen bulgulara dayanarak GVÖ’nün Türkçe formunun lise öğrencilerinin kariyer planlamalarında geleceğe yönelik olumlu eğilimlerini ölçmek amacıyla kullanılabilecek geçerli ve güvenilir bir ölçme aracı olduğu söylenebilir.
uyuşmaması sonucunda oluşur. Okullarda uygulanan çatışma çözme programlarının amacı
öğrencilere yapıcı çatışma çözme stratejileri için gerekli bilgi ve beceriyi kazandırmaktır. Bu
çalışmadaki temel amaç, ilkokul 4. sınıfa devam eden ve çatışma çözme beceri düzeyleri
akranlarına göre düşük olan öğrencilerin çatışma çözme beceri düzeylerini arttırmaktır. Öncelikle
“Çatışma Senaryosu Yazılı Ölçeği (Erkan ve Kaya, 2012)” 88 4. sınıf öğrencis ine uygulandı.
Ölçek puanları akranlarına göre ortalamanın altında olan öğrenciler ile görüşüldükten sonra
velileriyle de görüşülerek velilerden öğrencilerin çalışmaya katılmaları için yazılı izin
alınmıştır. Gönüllü olan 11 öğrenci deney, 12 öğrenci de ko ntrol grubuna alındı. 8 oturumluk
(her oturum 40 dakika) eğitim programı uygulandı. Uygulama sonunda sontest, eğitim bittikten
10 hafta sonra da eğitimin kalıcılığını sınamak için deney grubundaki öğrencilere izleme testi
uygulandı. Eğitim programının etkililiğini belirlemek amacıyla uygulanan bağımsız grup t-testi
sonucunda deney ve kontrol grubunun fark puanları ortalamaları arasında anlamlı bir fark
bulunmuştur [t(21)= 3.594, p= .002]. Çatışma çözme grup rehberliği eğitimi alan öğrencilerin
çatışma çözme öntest ve sontest puanları fark ortalamasının ( = 4.0000), çatışma çözme grup
rehberliği almayan öğrencilerinkinden ( = .5833) daha yüksek olduğu görülmüştür. Bu bulgulara
göre çatışma çözme grup rehberliği programının öğrencilerin çatışma çözme beceri düzeylerini
artırmada etkili olduğu anlaşılmaktadır. Ayrıca deney grubundaki öğrencilerin sontest ve izleme
testi puanlarının farklılaşıp farklılaşmadığını belirlemek üzere yapılan bağımlı gruplar t-testi
sonuçlarına göre sontest puan ortalaması 14.73, izleme testi puan ortalaması 15.82’dir. Testlerin
puan ortalamaları farkı -1.604, p değeri .140 olarak bulunmuştur. Bu durum, izleme testinde
puanların ortalamasının yükseldiğini ancak anlamlı bir farklılık yaratmadığını göstermiştir.
Çalışmanın sonuçlarına dayanarak 8 oturumluk çatışma çözme grup rehberliği programının,
öğrencilerin çatışma çözme stratejilerini olumlu yönde etkilediği ve izleme testi ile birlikte bu
olumlu etkinin devam ettiği görülmektedir.
Toplumsal bir varlık olan insan için gerekli olan bu becerilerin kişiler arası ilişkilerde önemli rol
oynadığı söylenebilir. Sosyal beceri eğitiminde amaç, bireyin duygularının ve düşüncelerinin farkında
olmasını ve pozitif sosyal etkileşime olanak veren türden davranışlar geliştirmesini sağlamaktır
(Uzamaz, 2000). Okul temelli hazırlanan sosyal beceri programları ri sk davranışlarını azaltmakta ve
dolayısıyla öğrencilerin sosyal becerilerinin artmasıyla birlikte akademik performansları da artmaktadır
(Tagay, Baydan ve Acar, 2010). Sosyal beceri eğitimi programının ilkokul 4. sınıf öğrencilerinin sosyal
beceri düzeylerine etkisinin incelenmesi amaçlanan bu araştırmada, ön -test, son-test ve kontrol gruplu
deneysel model uygulanmıştır. 4. sınıfa devam eden 111 öğrenciye Sosyal Beceri Ölçeği (Kocayörük,
2000) uygulanmıştır. Uygulama sonucunda, ölçekten elde edilen gruba ai t ortalama puanın altında kalan
en düşük puanlı 16 öğrenci (8‘i deney, 8’i kontrol) seçilmiştir. Araştırmaya seçilen öğrencilerin
velilerinden öğrencilerin çalışmaya katılmaları için izin alınmıştır. Deney grubundaki öğrencilere model
olması açısından ortalamanın üstünde puan alan iki öğrenci deney grubuna atanmıştır. Sosyal beceri
eğitimi programı çeşitli kaynaklar referans alınarak ve belirlenen çalışma grubu nitelikleri göz önünde
bulundurularak oluşturulmuştur. 8 oturum eğitim programı uygulanmış ve son-test yapılarak program
sonlandırılmıştır. Eğitim bittikten 10 hafta sonra, eğitimi n kalıcılığını sınamak için deney grubundaki
öğrencilere izleme testi uygulanmıştır. Eğitim programının etkililiğini belirlemek amacıyla karışık
ölçümler için İki Faktörlü ANOVA analizi, deney grubundaki öğrencilerin son -test ve izleme testleri
puanlarını karşılaştırmak için de ilişkili örneklemler t-testi yapılmıştır. Deney ve kontrol grubunda
bulunan öğrencilerin sosyal beceri düzeylerinin eğitim öncesinden, eğitimin sonuna kadar anlamlı farklılık
gösterdiği bulunmuştur [F(1, 14) = 9.736, p<.01]. Bu bulgu, sosyal beceri eğitim programına katılma ile
katılmamanın sosyal beceri puanları üzerinde farklı etkilere sahip olduğunu göstermektedir. Diğer yandan,
eğitime katılan ve katılmayan öğrencilerin ön-test, son-test puanları arasında anlamlı farklılık olduğu
görülmektedir [F(1, 14) = 26.069, p<.01]. Bulgulara göre sosyal beceri eğitim programının öğrencilerin sosyal
beceri düzeylerini artırmada etkili olduğu anlaşılmaktadır. Deney grubundaki öğrencilere uygulanan izleme
testi sonucuna göre deney grubundaki öğrencilerin son-test sosyal beceri puanları ile izleme testi puanları
arasında anlamlı bir farklılık olmadığı bulunmuştur [t(7)=1.69, p>.01]. Bu bulguya göre öğrencilere
uygulanan sosyal beceri eğitim programının öğrencilerin sosyal beceri puanlarını artırdığını ve programın
etkisinin uzun sürdüğü söylenebilir.
Ölçekten alınan son test puanlarının dağılımının normalliği incelenmiştir. Basıklık, çarpıklık ve Shapiro-Wilks testine göre verilerin normallikten anlamlı bir sapma yapmadığı görülmüştür (Büyüköztürk, 2014; Tabachnick ve Fidell, 2013). Verilerin analizi için parametrik testlerden Tek Faktörlü ANOVA kullanılarak puan ortalamaları karşılaştırılmıştır.
Analiz sonucuna göre öğrencilerin Mesleki Karar Envanteri’nden aldıkları son test puanlarında bulundukları gruba göre anlamlı bir farklılık olduğu görülmektedir [F(2, 24)= 6.11, p<.01]. Diğer bir ifadeyle, öğrencilerin mesleki kararsızlıkları bulundukları gruba göre değişmektedir. Farkın hangi gruplar arasında olduğunu bulmak için yapılan Scheffe testi sonuçlarına göre yalnızca grupla psikolojik danışmaya katılan öğrencilerin puanlarının diğer gruptaki öğrencilerden anlamlı olarak düşük olduğu görülmüştür. Buradan hareketle; PIC modeline uygun yapılan grupla psikolojik danışmanın öğrencilerin mesleki kararsızlıklarını azalttığı, beş oturumluk planlanan mesleki kariyer kararsızlığını azaltmaya yönelik yapılan grup rehberliğinin ise meslek lisesi öğrencilerinde mesleki kararsızlığı azaltmadığı söylenebilir.
Türk Psikolojik Danışma ve Rehberlik Derneği (2011)’nin yayımlamış olduğu etik kuralları içeren kılavuzdaki temel ilkelerden biri de yetkinliktir. Buna göre bir psikolojik danışmanın danışanlara yardımcı olabilmek amacıyla gerekli bilgi birikimine, deneyime ve becerilere sahip olması gerekmektedir (Hackney ve Cormier, 2008).
Psikolojik danışmanlara öğretilmesi gereken olmazsa olmaz temel becerilerden biri de içerik ve duygu yansıtmadır (Yaka, 2005). Psikolojik danışma sürecinin kalbi sayılan yansıtma becerisi, danışma sırasında ortaya çıkan danışana ilişkin duygu ve düşüncelerin içeriğini ve niteliğini değiştirmeden danışmanın uygun dille danışana geri iletmesidir (Özoğlu, 1981). İçeriğin yansıtılması, mesajı alanın mesajı verenin düşüncelerini anlamaya çalıştığını iletmesine yarar. İçeriği yansıtma, mesajı verenin söylediklerinin içerik açısından açıklığa kavuşturulmasıdır (Carkhuff, 2011). Sadece içeriğin yansıtılması değil, duygunun yansıtılması da daha iyi bir tepki için gereklidir (Voltan Acar, 2010).
İçeriğe tepki vermek bizi duygulara tepki vermeye hazırlar (Carkhuff, 2011). Duyguların yansıtılması mesajı verenin duygularının açıklığa kavuşturulması şeklinde olup, mesajı alan kişinin, mesajı veren kişinin duygularını doğru algılayıp algılamadığını denetlemeye yarar (İkiz, 2006; Voltan Acar, 2010).
Bu temel beceriler ve diğer beceriler çerçevesinde bakıldığında, psikolojik danışman eğitimi psikolojik danışman adaylarını, psikolojik yardım sunma konusunda gerekli bilgi ve beceriye sahip, mesleki kimliği gelişmiş profesyonel bir psikolojik danışman olarak yetiştirmeyi amaçlar (Aladağ, Yaka ve Koç, 2011).
Psikolojik danışmanların profesyonel olarak yetiştirilmesiyle ilgili yıllardır süren bir tartışma yaşanmaktadır. Tartışmayı yürütenlerin bir kısmı danışanların sahip olması gereken becerilerin zaten kendilerinde olduğunu ve bu becerileri verilecek eğitimler ile birlikte daha etkili hale getirmeyi savunmaktadır. Tartışmanın diğer tarafı ise psikolojik danışmanlık becerilerinin en başta iyi şekilde tanımlandığını ve bu becerilerin psikolojik danışman adaylarında olmasa dahi onlara sonradan öğretilebileceğini savunmaktadır. Bu tartışmalar ışığında her iki görüşü de kapsayacak şekilde hazırlanan programların danışmanların eğitiminde etkili bir faktör olduğu unutulmamalıdır. Bu görüşlerin kaynağı ne olursa olsun, bu becerilerin psikolojik danışmanlarda ortaya çıkarılması ve kalıcı hale getirilmesi dikkate değerdir (Hackney ve Cormier, 2008; Uslu ve Arı, 2005).
Türkiye’de de lisans ve lisansüstü düzeydeki eğitimde birliktelik sağlanabilmesi için yoğun uğraşlar verilmiştir (İkiz, 2006). Üniversiteler tarafından Rehberlik ve Psikolojik Danışma Programı (RPD) ilk olarak 1965 yılında açılmıştır. Üniversitelerde verilen eğitim içeriklerinin zaman içinde birbirinden farklı olduğu görülmüştür. En son 2004 yılında lisans programlarının yeniden yapılandırılması amacıyla PDR Anabilim Dalları Toplantısı’nda “Yeni Psikolojik Danışma ve Rehberlik Lisans” programı katılımcıların oy birliği ile kabul edilmiştir (Meydan, 2010).
Psikolojik danışmanların eğitimi ve eğitim programları incelendiğinde işe yeni başlayacak psikolojik danışmanlara danışma becerilerini öğretmenin en zor konulardan biri olduğu görülmektedir (Yaka, 2005). Bundan dolayı psikolojik danışman eğitim programların etkililiğinin araştırılması önemli görünmektedir. Bu araştırmada danışma becerilerinden “temel psikolojik danışma becerileri” kapsamında yer alan içerik yansıtma ve duygu yansıtma becerilerinin Psikolojik Danışmanlık ve Rehberlik lisans programına devam eden öğrenciler tarafından edinilme düzeyleri incelenmiştir.
Araştırmada danışma becerileri ile lisans eğitim programının arasındaki ilişkiyi belirlemek amacıyla ilişkisel tarama modeli kullanılmıştır. Araştırmanın çalışma grubunu 2012-2013 öğretim yılında eğitim fakültesinde sınıf öğretmenliği (SÖ) 1. sınıfa devam eden 50, SÖ 4. sınıfa devam eden 50, psikolojik danışmanlık ve rehberlik (PDR) 1. sınıfa devam eden 115, PDR 4. sınıfa devam eden 106 öğrenci oluşturmaktadır. Toplam 321 öğrencinin 122’si erkek ve 199’u kadındır.
Araştırmada veri toplamak amacıyla “Psikolojik Danışma Beceri Ayırt Etme Ölçeği (PDBAÖ)” kullanılmıştır. İngilizce orijinal adı Microcounseling Skill Discirimination Scale olan ölçeği Türkçe’ye Yaka (2005) uyarlanmıştır.
Ölçeğin uyarlanmasında, kapsam ve yapı geçerliğini belirlemek için faktör analizi yapılmıştır. PDBAÖ’nün faktör yapısını ortaya koymak için yapılan temel bileşenler analizi sonucunda ölçeğin iki faktörlü bir yapıya sahip olduğu ortaya çıkmıştır. Ölçekteki faktör yapısının orijinal ölçekteki ile aynı olduğu görülmüştür. Her bir boyutta 11 etkili, 11 etkisiz toplam 22 danışman tepkisi yer almaktadır. Böylece ölçek toplam 44 maddeden oluşmaktadır. Uyarlanan ölçeğin güvenirlik analizleri sonucunda duygu yansıtma tepkileri ve içerik yansıtma tepkileri alt boyutları ve PDBAÖ’nün geneline ait iç tutarlıkları Cronbach alfa katsayısı hesaplanarak ayrı ayrı incelenmiş ve sırasıyla.73, .76 ve .85 olarak bulunmuştur. Bu sonuçlar PDBAÖ’nün iç tutarlılığının yeterli düzeyde olduğunu göstermiştir. Ölçekten alınabilecek puan 44 ile 308 arasında değişmektedir. Ölçekten alınan yüksek puanlar bireyin yansıtma becerilerini iyi kullandığını göstermektedir.
Ölçme aracı araştırmacı tarafından sınıf ortamında yaklaşık 35 dakikada uygulanmıştır. Veri toplama işlemi tamamlandıktan sonra veriler uygun istatistiksel işlemleri bilgisayarda yapmak üzere hazır hale getirilmiştir.
Araştırma verilerin analizinde normallik testi ve Mann-Whitney U testi kullanılmıştır. Analizler IBM SPSS paket programı kullanılarak yapılmıştır.
Katılımcıların ölçekten aldıkları puanların normalliği incelendiğinde bazı alt gruplarda normal dağılım olmadığı görülmüştür. Bunun için non-parametrik test uygulanmasına karar verilmiştir. Mann-Whitney U testi yapılarak bölümlerin puanlarının karşılaştırılması yapılmıştır.
Analiz sonucuna göre PDR 4. sınıf öğrencilerinin temel psikolojik danışma becerileri puanının (Mdn = 167,79), PDR 1. sınıf öğrencilerinden (Mdn = 58.66) anlamlı olarak yüksek olduğu bulunmuştur (U = 75.50, p = .000). Yine aynı şekilde SÖ 1. sınıf öğrencilerinin bu ölçekten aldıkları puanların (Mdn = 58.20), SÖ 4. sınıf öğrencilerinden (Mdn = 42.80) anlamlı olarak yüksek olduğu bulunmuştur (U = 865, p = .008).
Katılımcıların puanları sınıflara göre değerlendirildiğinde, PDR 1. sınıf öğrencilerinin puanları (Mdn = 99.34), SÖ 1. sınıf öğrencilerinden (Mdn = 45.41) anlamlı olarak yüksek bulunmuştur (U = 995.50, p = .000). PDR 4. sınıf öğrencilerinin ölçekten aldıkları puanları (Mdn = 103.49) SÖ 4. sınıf öğrencilerinden (Mdn = 25.52) anlamlı olarak yüksek bulunmuştur (U = 1, p = .000).
Anahtar Kelimeler : Psikolojik danışma becerileri, rehberlik ve psikolojik danışma programı, içerik yansıtma, duygu yansıtma.