Svoboda | Graniru | BBC Russia | Golosameriki | Facebook

Pazar Günü Şöyle Bir Şey Yaptık


 Benimle birlikte dans etmek isteyenlerle buluşma ayarlamalarımmdevam ediyor. Bu sefer ilkinden çok daha kalabalıktık :D

Gelenlerden biri anne kız, çok şekerlerdi. Biri dans ediyor. Diğeri dans edemem ama gelirim demişti. Sonuncusu da Bilgehan 'ın sınıf annesi. Sanırım oğlanlar 7. Sınıfa geçtiğinden beri görüşmemiştik. İnstagramda rastlaştık. O da ben ne anlarım danstan ama oralardayım uğrarım diye geldi. 

Videoda dans kısmı zaten pek olmadığından hepsini kattım :D

Bilgehan da kameraya alma işini yaptı sağ olsun. 

Bu şarkının aslında dansı yok. Kendilerini linçleyenlere karşı tepki şarkısı olarak yapmışlar. Ama sadece bir etkinlikte dans etmişler onun da en basit kısmını aldığımızdan dansı bir kerede çektik. Zaten lunaparkın gürültüsünde ikinci kere çekebilir miydik bilmiyorum. Müziğin sesini duyamayacağımız için ben şarkıyı mırıldandım ona göre dans ettik. Yok böyle olmaz müzik açalım dedik sonra ama baktık, gayet de olmuş. Ritmi tam tutturmuşum :D

Akşam videoyu editlemek çekmekten uzun sürmüş olabilir. Pazar günü olunca çarpışan otolar doluydu tabi. İçinden bizim göründüklerimizi cımbızla ayıklamam gerekti. 

Ama sonucu beğendim :)

Haa. Son kısımda keşke daha çok çekseymişiz, burası çok sıkıcı oldu derken Can kendi video klibinden parçalar eklesene diyerek çok güzel fikir verdi. 

Şuraya da şarkının dansının olduğu ve kendi kliplerini ekleyeyim. 





Eylül

Hayatım boyunca yaz insanı olmadım ama eylül geldiğinde hafif bir hüzün belirir içimde nedense. Okulun açılmasını da dört gözle beklerdim ama yine de ağustos bitip eylül geldiğinde , hava da ânında kapatıp yağmur yağardı ilk gününde, ben hep hüzünlenirdim.


Sabahın ilk saatleri, balkondayım. Dün begonville yasemini ilaçlatıp, budadık, balkon dandini. Her yerlerini bitler kaplamış, yapış yapış olmuşlar, lurumuş kimi yerler, yazın çok sıcaklarında balkonda durma sürem bir dakikayı geçemediğinden anlamamışım. Umarım temizlenmiştir artık. 


Bana şu geveze şey eşlik ediyor. Sabahın ilk saatlerini tek başıma ve huzurla geçirmeyi çok seviyorum. Pazar günleri ise ayrı bir keyif. Yürüyüşe de gitmediğimden öğlene kadar tembellik modunda oluyorum.

Bugün dans videosu çekmek için bir kaç kişi buluşacağız. Geçen sefer altı kişi gelecekken ikiye düşmüştü, bu sefer dört kişi geleceğim dedi, umarım Bilgehan'la başbaşa kalmayız :D 

Şimdi instagramdan arkadaşımın yolladığı gönderiye baktım. Başkaları birbirlerine neler gönderiyorlar bilmem benim arkadaşlarım bana gezilecek yerler, sergiler, yapılacak aktiviteler ve son zamanlarda da bazen dans videosu gönderiyorlar. Arkadaşlarıma bayılıyorum :) Son zamanlarda instagram arkadaşlarım da belirmeye başladı. Güzel insanların hayatıma katılması beni mutlu ediyor. Ve kendimi çok şanslı hissediyorum. 

Saat sekize gelmiş. Manzarama hafiten güneş gelmeye başlıyor .



Kargaların da çenesi düştü. Hâlâ kırlangıçların telaşlı sesleri bizimle . Martı yavruları hiç aralıksız sesleniyorlar. Üç günlük tatil olduğundan sanırım etraf sessiz. 

Sonbaharda İstanbul öyle güzel olur ki şimdi. Bence en güzel mevsimi sonbahar .  Benim mevsimim. 

33 sene önce bugün gençlik filmi izleyip, oradaki aşıklara içim gidip, böyle bir aşk ne zaman yaşayacağım demiştim , ertesi gün vapurda Can ile karşılaştırmıştı hayat beni. Ben kırk yılda bir Eminönü 'ne gidip yıllık tashihi yapmak üzere o vapura binmiştim, o da kırk yılda bir bir Kadıköy'e gidip geleyim diyerek o vapura binmiş, bizim yollarımız kesişmiş. Bak sen şu hayatın işine :)

Hayat... Çok çabuk geçiyor. Sabahları böyle sessizce oturup biraz yavaşlatıyorum. Ama aklımdan yapılacak işler geçerken olmuyor. Hiçbir şey yapmayacağım diye kendimi bıraktığımda uzuyor.

Hepinize günaydın. 

Şimdi kitabıma gömüleceğim biraz. Ama önce fotoğraflara şarkı gizleyeyim :)

Yaz Bitmeden Bir Akşamı Sahilde Geçirmeyi Başardım

 Bilgehan'a hadi sahile gidip gün batımı fotoğrafı diye sorduğumda evet cevabı almayı beklemiyordum. Hemen hazırlanıp çıktık ama günler çok kısalmış, yetişemedik gün batımına. Olsun. Heybemize bir avuç kızıllık koyduk yine de. Onun fotoğraflarını daha yüklemedik ama bu gece benimkilerle bir şarkı falı güzel olur dedim.













Kimliğimi Nasıl Kaybettiler ?

Dün bütün gün evde yatıp , akşama da dolapta bulduğum kalan yemeklere müthiş mutlu olduktan sonra bugün kendime biraz çeki düzen vereyim dedim. Duşa girerek güne başladım. Saçlarımı şekillendirdim. Malum uzayınca toplamaya başladığımdan açtığımda biçimsiz oluyor. Oje sürdüm falan. 

Ne zamandır sadece kadınlara özgü iç çamaşırı almam gerekiyordu. Benimkinin kopçası paslanmış. Mümkün olabilir mi bu ya? Artık nasıl hunharca kullandıysam. (Evet, spor olanları saymazsak sadece bir tane var,  askısız olduğundan hep ona elim gidiyor) Bugün o işe el atayım dedim. Hava da dün inanılmaz nemliyken bugün düzelmişti biraz. 

Annemle avmye yürürken yolumuzun üzerindeki hastaneye üşenmeyip gitmeye karar verdim. Kulağım hâlâ tıkalıydı ve başım dönüyordu. Sanki teknedeymişim gibi bir his. 

Şansımıza hep gittiğim kbb doktorundan randevu da bulduk. Kayıt açtılar, çıkışta gelin onay alacağız dediler. 

Doktor kulağımı temizledi ama o kadar da tıkalı değilmiş. Kulağımın içi yara gibi olmuş. İlaç sürdü. Hâlâ da tıkalı gibi. Ama baş dönmesine yol açacak bir şey yok dedi.

Çıktık oradan. Benim nüfus cüzdanımı bulamıyorlar bir türlü. Neyse ismimden bir kız işlemlere başladı. Bana diyor ki yalnız sigorta şirketi ayağınızı nasıl burktuğunuzun açıklamasını ister. Baktım bir an anlamsızca. Hahahah. Ben kulak burun boğazda muayene oldum ne bileği ne burkması deyince yeniden bakmaya başladı. Kimlik de yok ortada hâlâ. Birisine yanlışlıkla verdiniz o zaman dedim. Bi tafrayla isme bakmadan vermeyiz dediler. Siz emin misiniz almadığınıza falan diye soruyorlar o arada.  Beş dakika sonra ellerindeki kimliklere bakıyorlar Handan bilmem ne. E dedim işte ona vermişsinizdir. Kadını arıyorlar ulaşamıyorlar. En sonunda ben çıkıyorum, telefonunuzu ve isminizi yazın, arayacağım sizi diyerek çıktım hastaneden.

Yarım saat sonra evinize getiriyoruz özel araçla diye aradılar neyse.

Avm de Penti'ye girdim. Üç alana biri hediye kampanyası varmış. Fazladan bir de pijama aldım anneme. Bu arada sütyen için de uzatma kopçası aldım. Bunu da daha yeni keşfettim ha. Benim gibi bedeniniz büyük göğsünüz küçükse kurtarıcı bir şey. Kız kasadan geçirirken dedim ki şimdi onu geçirirseniz bedavaya bana onu vereceksiniz. Onu ayrı geçirin de diğer aldığım şeylerde indirim olsun. Ben demesem geçecek , bir sürü para verdiklerim dururken minicik şeyi alacağım bedavaya. Neyse öyle yaptılar. 

Oradan anneme boya kalemi ( şu mandalalardan boyuyor) ve yapboz aldık. Yemek yedik. Tatlı ve çay keyfi yapıp döndük.

Dönüşte benden ayrıldıktan sonra evin kapısında takılıp düşmüş. Neyse ki komşumuz görüp kaldırmış onu. Çok şükür ucuz atlatmış. Omzuma buz koydum diyordu. Üç saat sonra aradığımda kolun nasıl diyorum, ne oldu ki koluma diyor. E iyi bari acımıyor demek dedim. Nazar değmiş anneme. Doktorda sıra beklerken yanımızda duran kadından şüpheleniyorum :D

İşte böyle bir gündü. Öğlen eve geldiğimden beri de öööle oturuyorum. Mutfağı toparlasam iyi olacaktı ama boş veeer demiş. Biraz dans çalıştım. Boynuma sürdüğüm kremin etkisi geçti sanırım yine ağrıyor her yerim. Neyse başımın dönmesi hafifledi gibi. 

Ay okuyup üfleyeyim bari kendimi :D


Günün tek fotoğrafı da bu. Krem rengi etek ve blüzle başlayan kıyafet sonra yeşil gömleğe oradan kırmızı tişörte oradan etek şutlanarak çiftlik kızı moduna nasıl geçti ben de bilmiyorum ama böyle kendimi güzel hissettiğime göre bunu giymem gerekiyormuş :)

Daldan dala bir yazının daha sonuna geldik. Bir bardak daha çay içip erkenden yatmayı plânlıyorum bakalım. İyi geceler hepinize. Lütfen bi iyi geceler deyip de Metehan'a bloğu okuyan tek kişinin o olmadığını gösterebilir miyiz :D

54 Yaşından Felekten Bir Gün / Gece Çalmak Deyimini Anladım İyi mi ?


Dün arkadaşlarımızla buluştuk. Can'ın devre arkadaşı ve eşi. Evlendiğim günden beri arkadaşız. Hatırlayanınız olur mu bilmem, dört teog anası olarak dolanıyorduk bir ara. Selma ikinci çocuk isteye isteye dolanırken hepimize bulaştırdıydı. Dört arkadaş peş peşe hamile kaldıydık. Komik günlerdi.


 Önce karadeniz restoranında kahvaltı yaptık. 


Yeşillikler içinde harikaydı .


Ama oraya rüzgâr çok gelmeyince kahvaltı sonrası daha ferah bir yer ararken Cam Müzesi 'ne düşürdük yolumuzu.


Cam ve Billuriye Müzesi'ne daha önce de gitmiştim ben. Bahçesi harika olduğundan onlar gezer ben otururum dedim ama dayanamayıp tekrar gezdim.


Küçük bir müze. Ben de küçük müzelere bayılıyorum.




Selma bana oradan kolye alıp hediye etti.






Müze gezisi, çay kahve keyfi, bol fotoğraf çekirmek sonra bu sefer kendimizi Anadolu Kavağı 'na atmaya karar verdik.


Giderken yolda Yuşa Tepesine çıktık. Önünden çok geçmiştik ama hiç çıkmamıştım. Tam ikindi ezanına denk düştü. Dua ettik, oradaki duayı dinledik, manzarayı izledik. Çamlıca Tepesi 'nden sonraki en yüksek tepesiymiş İstanbul'un. Türbenin kapısında ekmekten meyvaya, yazmadan incil boncuğa bir sürü şey satan yerler vardı. Ekmek aldık oradan.




Yolumuza devam edip Anadolu Kavağı'na geldik.


Gün batımı izledik, sessizliğin tadını çıkarttık, yemeğimizi yedik.



Akşam kapıdan içeri girerken bunca şeyin arasında böylesi bir gün yaşamak hayattan bir güne el koyabilmek, her şeye inat bir günü yaşamayı başarmak gibi diye aklımdan geçirirken bir an ampul yandı bende. Aaaaa. Felekten gün çalmak tam da bu demek.

Videoda Handan'ı Bul


 Yeni haftaya boynum tutuk, kulağımın biri tıkalı, gözümün biri yapışık gibi değilmiş gibi girelim. Bulun bakalım beni :D

Zor Bir Haftaydı

Yaşlılık, apansız ölüm, doğum, yangın...


Sadece çamaşır bulaşık düşündüğüm sıkıcı bir günün özlemi içindeyim.

Bazı Yazılar Hiç Yazılmasa Sebastiyan.

Anneler çocuklarını kaybetmese. 

Anneler çocuklarını kaybettiğinde onlara ne diyebilirsin ki ? Ağzından teselli olacak ne çıkabilir? 

Kocaman kocaman otobüsler birlikte bıcır bıcır yolculuk eden abla kardeşin arabasını hurdaya çevirirse,  o ablaya ne diyebilirsin Sebastiyan? O anneye ne diyebilirsin ? Hangi kızına üzülsün,diğerini nasıl teselli etsin , kensini nasıl ayakta tutsun.

Bana yaşattığın her şey için teşekkür ederim diye yolculayan anneye sarılmak dışında ne yapabilirsin Sebastiyan. Anneanneye, teyzeye sarılmak dışında elinden ne gelir ?

Sustuğun yer olur o yer ...

Dans Etmek

İnstagrama yazdığım yazı burada da dursun :


Yarım saat dans ettim. Hareketlerinin ne olduğunu çözmeye çalışırken sadece kolumu nereden uzatacağım bacağımı nereden çekeceğim diye düşündüğüm içim bütün olumsuzluklar silindi aklımdan, sonra o kolu bacağı o şekilde hareket ettirmeye çalışırken motor becerilerim paslanmaktan kurtuldu, müzik içimi aydınlattı, ezberlemek hafızamı çalıştırdı, üzerine kan ter içinde kaldım,kalbim, ciğerim tembelliği bıraktı, kaloriler gitti. Daha ne olsun.

Dışarıdan nasıl gözüktüğüm önemli değilönemli olan neler kazandığım. Ve bunu göstermeye de söylemeye de devam edeceğim zira utanıp yapmayan birileri varsa onlara örnek olsun. Ruhumuza bedenimize iyi gelen şeylerden başkaları ne der diye vazgeçmeyelim .Yüreğimizdeki şeyi yaparken ışıldıyoruz. En çok da karanlıkların her yeri sarmaya çalıştığı bu günlerde o ışığa ihtiyacımız var.




Birbirini Anlamaya Çalışmak Haklı Olmaya Çalışmaktan Daha Önemli Değil mi ?

 


Dün sabah annemle mahallemizdeki en sevdiğimiz kafede kahvaltı yaparken arka masamıza bir çift oturdu. Kadın adamın onunla sohbet etmediğinden, mutfakta yanına gelmediğinden şikâyetçiydi adam da niye mutfağa geliyorum, sen oradan çıksan, öyle değil böyle değil, itiraz itiraz halinde.

Ne zaman kendimizi savunmak yerine karşımızdakini dinleyip anlamaya çalışmaya başlayacağız ? Haklı olduğunu bile düşünsen karşı taraf böyle hissetmiyorsa sorun var demektir. 

Adama dönüp bıttırı bıttırı yapma da karşında hâlâ sana birşeyler anlatmaya çalışan bir eşin varken oturup dinle, sonra çok geç olacak demek istedim. Bir kadın susarsa seni artık umursamıyor demektir .