Özbekistan Orta Asya ve Avrasya’daki küresel ilişkiler ağı bakımından merkezi ve belirleyici bir ülkedir. İstikrar ve güvenliğin korunması ve sürdürülebilmesi için, Özbekistan sadece jeopolitik konumu ile değil altyapısı ile de Bölge’nin omurgası konumundadır. BM, ŞİÖ, BDT, AGİT, EBRD, ADB, IMF, FAO, İİT, EİT, Dünya Bankası başta olmak üzere 100’den fazla küresel ve bölgesel uluslararası kurumun üyesi olan Özbekistan’ın dinamik ve kalabalık nüfusu, enerji kaynakları ve pazar büyüklüğü de Bölge’deki konumunu önemli ve benzersiz hale getiren faktörler arasındadır.
Türkiye ise; 75 milyonluk nüfusu, gelişerek büyüyen ekonomisi ve Afro-Avrasya ana kıtası ortasındaki jeostratejik konumu ile öne çıkmaktadır. Avrupa, Karadeniz, Kafkaslar, Asya, Orta Doğu ve Afrika ülkeleri ile arasındaki tarihî, siyasi ve kültürel bağları, Birleşmiş Milletler başta olmak üzere uluslararası alanda yükselen aktivitesi, NATO, AGİT ve CICA gibi örgütlerin önemli üyelerinden olması ve son dönemde geliştirdiği aktif dış politikası ile küresel platformda önem gittikçe artan bir aktör haline gelmiştir. Türkiye enerji ve ulaşım ile boru hattı politikaları konusunda önemli oyunculardan biridir ve hem askerî hem de savunma konularında Bölge’deki ulusal ordular için değerli bir partnerdir.
Orta Asya’daki en büyük devlet olan Özbekistan ile Türkiye arasında yüzyıllara dayanan tarihî ve kültürel bağlar mevcuttur. Özbek halkı ile Türk halkı arasında hem geleneklerin hem de iki dilin benzerliği kültürel köprülerin kurulmasında rol oynayan ana unsurlardır. Sovyetler Birliği’nin çökmesini takiben bağımsızlığını ilan eden Özbekistan’ı ilk tanıyan ülke Türkiye olmuştur. 1992’de başlayan diplomatik ilişkiler imzalanan anlaşmalar, üst düzey ziyaretler, ticaret ve turizm aracılığıyla günümüze kadar devam etmiştir.