Oryantalizmin güçlü ekollerinden birisi hiç şüphesiz Alman oryantalizmidir. İslâm’ın temel kaynaklarının tamamına hayli eleştirel yaklaşan ve Alman oryantalizmin öncülerinden kabul edilen Ignaz Goldziher (öl. 1921), Josef Horovitz (öl....
moreOryantalizmin güçlü ekollerinden birisi hiç şüphesiz Alman oryantalizmidir. İslâm’ın temel kaynaklarının tamamına hayli eleştirel yaklaşan ve Alman oryantalizmin öncülerinden kabul edilen Ignaz Goldziher (öl. 1921), Josef Horovitz (öl. 1931) ve Joseph Schacht’ın (öl. 1969) İslâm ilimleri alanında son asırlarda ciddi mesailer harcadıkları, fikir ve iddialarıyla önemli temsilciler yetiştirdikleri bilinmektedir. Özellikle kendilerinden sonraki araştırmacıları metodoloji, iddia, kaynakları kullanma
hususunda etkileyen bu ana akım oryantalistler dışında hem takip ettikleri yöntem hem de temel meselelere yaklaşım açısından farklı olan başka oryantalist araştırmacılar da vardır. Bu araştırmacılar arasında çalışmalarında uyguladığı metodoloji ve Müslümanların kaleme aldıkları eserleri etkin bir şekilde kullanmak suretiyle diğer oryantalistlerden ayrılan Macar asıllı Alman bilim adamı Miklos Muranyi’yi bilhassa zikretmek gerekir. Hadislerin konu edindikleri dönemler hakkında tarihî birer malzemeden ibaret olduğu yönündeki kabulüyle içinden çıktığı oryantalist gelenekten önemli izler taşıyan muasır araştırmacı Muranyi, selefleri kadar
şüpheci davranmamaktadır. Hicrî II. ve III. yüzyıllara ait yazma eserlerin ortaya çıkarılmasında büyük emeği bulunan Muranyi’nin kaleme
aldığı eserler, gerek hadis tarihi açısından gerekse fıkıh ilmine yönelik
hayli önemli sayılabilecek muhtevaya ve iddialara sahiplerdir. Bu çalışmada öncelikle Muranyi’nin içinden çıktığı gelenekten farklılaşan yönlerini tespit edilebilmek için Alman oryantalizmi hakkında kısaca bilgi
verildi. Daha sonra sırasıyla Muranyi’nin hayatı ve çalışmaları üzerinde
duruldu, onu oryantalist paradigma içerisinde farklı kılan hususlara temas edildi. Muranyi’nin mesaisinin büyük bir kısmını teksif ettiği erken
dönem musannefâtı hakkındaki görüşlerine yer veren bu makale, onun
incelemelerinin merkezinde konumlandırdığı Muvatta’ ve telifine dair
tespit ve kanaatleriyle son bulmaktadır.
Abstract
One of the strongest schools of Orientalism is undoubtedly the German
school. It is thought that Ignaz Goldziher (d. 1921), Josef Horovitz (d.
1931), and Joseph Schacht (d. 1969) -who are considered among the
pioneers of German Orientalism- have a highly critical perspective to
all kinds of canonical sources of Islam and they have spent serious
efforts in the field of Islamic sciences for the last centuries. They are
also known to educate key figures as their followers with these critical claims. There are orientalist researchers who are different, both in terms of the methodology they follow and approach for fundamental issues, apart from these mainstream orientalists who especially influenced the researchers after them in terms of methodology, theory,
and study of canonical sources. Among these researchers, the Hungarian-born German scholar Miklos Muranyi should be mentioned by differentiation from others on the methodology he applied in his studies and his ability to take an effective consideration to use of the works written by Muslims. On the contrary to his predecessors, Muranyi who bears important traces of the orientalist tradition from which he emerged with his acceptance that hadīths consist of historical material about the periods it belongs to, he is not as skeptical as they are. Miklos Muranyi’s
works, who had a great effort in revealing the manuscripts from the
second and third centuries after Hijra, loom large in both the history of
hadīth and the science of fiqh in terms of content and information. In
this study, firstly, German orientalism was explained briefly to notice
the differentiation of Muranyi from the tradition he was educated with.
Secondly, Muranyi’s life and works were emphasized, and the particular characteristic perspectives of him within the orientalist paradigm
were touched upon. This article covers Muranyi’s views on the early
period works which he has concentrated a large part of his work, concludes with his observations and assessment